Pir Sultan Abdal

Murada ermek, sabır iledir.
Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli

Bu sayfanın oluşturulmasında bilgi kaynağı olarak kullanılan kitaplar belirtilmiştir. Toplam 33 adet deyiş listelenmiştir. Lütfen gördüğünüz hataları bize bildiriniz.

1510/14-1589/90 yılları arasında yaşadığı tahmin ediliyor. Pîr Sultan Sivas’ın Yıldızeli ilçesinin Çırçır Bucağına bağlı Banaz köyünde doğmuştur. Yıldızdağı eteklerinde, Çırçır’a kırk sekiz kilometre uzaklıkta, denizden bin yedi yüz metre yüksekte, çoğu tek katlı kerpiç evleri, soğuktan korunmak için yarı yarıya toprağa gömülü bir köy…

Banaz’da bugün de Pir Sultan’ın olduğu söylenen bir ev, önünde şairin yaşadığı dönemden kaldığına inanılan bir söğüt ağacı, ağacın altında, asâsının ucuna takıp Horasan’dan getirildiğine inanılan bir değirmen taşı vardır. Pîr Sultan yaz aylarının güzel havalarında bu taşın üstüne oturup karısıyla sohbet edermiş. Köylüler bu evi, ağacı, taşı kutsal sayarlar. Kızının yaktığı ağıtta uzun boyluluğuna, biçimliliğine değinilen şairin asıl adı, şiirlerinde belirttiğine göre, Haydar’dır. Bir yerde soyunun Yemen’li olduğunu, bir yerde Peygamber’in öz torunu olduğunu söyler, bir yerde de Imam Zeynel-Âbidin’den “Zeynel dedem” diye söz eder. Muhammed peygamber soyundan geldiklerini, “seyyid”liklerini ileri sürmek tarikat uluları arasında bir gelenektir. Genel kanı, şairin İran’ın doğusundaki Horasan’dan, önce Iran Azerbeycanı’ndaki Hoy kasabasına, oradan da Anadolu’ya göçüp Sivas’a yerleşen bir Türkmen soyundan geldiği yolundadır.

Çocukluğu çobanlıkla geçen Pîr Sultan’ın okuma yazma bildiği anlaşılıyor. Tekke eğitimi çerçevesinde halifeler tarihini, peygamber menkibelerini, evliya menkibelerini, tarikat kurallarını, Yunus Emre’yi, Hatâyî’yi bilir.

Söylentiye göre, Pir Sultan’ın üç oğlu, bir kızı var. Oğullarından Seyyit Ali Banaz köyünün üst yanındaki çam korusunda, Pîr Muhammed Tokat’in Daduk Köyünde, Er Gaib de Dersim’de gömülü olduğu ifade edilmektedir.

Adı Sanem olan kızının Pîr Sultan asıldığı zaman söylediği ağıt çok ünlüdür. Pir Muhammmed ise babası gibi şairdir. Delikanlı iken attan düşerek öldügü, Pîr Sultan’ın ” Allah verdiğini almaz dediler / Bana verdiğini aldı n’eyleyim” derken bu olaya değindiği söylenir. Şiirlerinden uzun yaşadığı, çok çocuğu bulunduğu açıkça anlaşılan şairin, sağlığında iki oğul acısı görmüş olduğunu ileri sürenler de vardır.

Pîr Sultan Alevi-Bektaşi tarikatındandır. Tarikata girme musahibi, Ali Baba’dır. Bağlandığı tekkenin piri ise, Ahmet Yesevî’nin Anadolu’ya gönderdiği dervişlerden Koyun Babanın tekkesinde, Bektaşiliğin kurucusu Hacı Bektaş Veli’nin tekkesinde posta oturmuş, yani en üst makamlara getirilmiş Seyh Hasan’dır.

Pir Sultan, bağlandığı tarikatça yalnız dinsel önder değil, devlet başkanı olarak da görülen Safevi Şahları adına, Anadolu halkını Osmanlının baskılarına karşı ayaklanmaya çağırdığı, ve bu ayaklanmaya öncülük etmiştir. Ayaklanma önderi olduğu için Sivas valisi Hızır Paşa’nın emriyle tutuklanmış, yolundan dönmeyeceği anlaşılınca da asılmıştır.

Asıldığı yer Sivas’ta eskiden Keçibulan adını taşıyan, sonra uzun süre Darağacı diye anılan, simdi ise Kepçeli denilen yerdir. Bugün Sanayi Çarşısı’nın karşısında Mal Pazarı olarak kullanılan bu alanın Gazhane bitişiğinde, sıra söğütlerin bitiminde bulunan, boyu beş metre, eni bir metreden fazla, bakımsız toprak yığını onun mezarıdır. Üstündeki moloz taşlar, asılması sırasında Hızır Paşa’nın emriyle halkın attığı taşlardır.

Kaynak: forumtr

Deyişlerinden de anlaşıldığı üzere, Hakk’a, yola âşıktır. On iki imamlara, Hacı Bektaş Veli ve soyuna bağlılığını nefeslerinde çok iyi bir şekilde işlemiştir.

Rivayet odu ki Pir Sultan Abdal artık inancı için geri dönülmez bir yola girmiştir. İdam sehpası hazırlanır halk onun ölümünü seyretsin diye çağırılır. Pir sultan idam sehpasına doğru yönelir. Söylenene göre Hızır Paşa halktan onu taşlamasını ister. Orada bulunanlar Pir Sultan’a taş atmaya başlar ancak musahibi Ali Baba gül fırlatır. Gül Pir Sultan’a değer ve yaralanır:

Şu kanlı zalimin ettiği işler
Garip bülbül gibi zareler beni
Yağmur gibi yağar başıma taşlar
İlle dostun bir fiskesi yareler beni

Bir derdim var idi şimdi elli oldu
Dar günümde dost, düşmanım belli oldu
Ecel fermanı boynuma takıldı
Gerek asa gerek vuralar beni

PİR SULTAN ABDAL’ım can göğe ağmaz
Hakk’tan emrolmayınca rahmet yağmaz
Şu ellerin taşı bana hiç değmez
İlle dostun bir tek gülü yaralar beni

Bir Söylentiye göre de Kızı Sanem sazını eline alıp babasının öldürülüşüne şu ağıtı yakar:

Dün gece seyrimde coştuydu dağlar
Seyrim ağlar ağlar Pir Sultan deyü
Gündüz hayalimde gece düşümde
Düş de ağlar ağlar Pir Sultan deyü

Uzundu usuldu dedemin boyu
Yıldızdır yaylası Banaz dır köyü
Yaz bahar ayında bulanır suyu
Çaylar ağlar ağlar Pir Sultan deyü

Pir Sultan kızıydım ben de Banaz’ da
Kanlı yaş akıttım baharda yazda
Koç babamı kurban verdim
Sivas’ta darağacı ağlar Pir Sultan deyü

Kemendimi attım dara dolaştı
Kafirlerin eli kana bulaştı
Koyun geldi kuzuları meleşti
Koçlar ağlar ağlar Pir Sultan deyü

Pir Sultan Abdal’ım yücedir şanın
Kudretten çekilmiş bir senin hunun
Hakk’a teslim ol şirin canın
Dostlar ağlar ağlar Pir Sultan deyü

NEFESLERİ
Hünkâr Hacı Bektaş Veli ve soyuna methiyeler:

1
Ey erenler evliyalar serveri
Himmet eyle bize Şah Seyyid Ali
Tariki naci nin sensin rehberi
Himmet eyle bize Şah Seyyid Ali

Sen bilirsin cümlemizin halını
Yetişmiş meyvanın kırma dalını
Düştük kaldır bizi uzat elini
Gayret eyle bize Şah Seyyid Ali

Erenler sağı solu sendedir
Cümle tariklerin kolu sendedir
Şah Hasan Hüseyin in yolu sendedir
Şefkat eyle bize Şah Seyyid Ali

PİR SULTAN’ ım eydür yola aşığız
Ta ezelden böyle kalb-i sadığız
Severiz eş şahım bağrı yanığız
Rahmet eyle bize Şah Seyyid Ali

2
Gelin erenler seyran edelim
Açıldı kapısı Seyyid Ali’nin
Eksiğimiz bilip dâra duralım
Himmeti ganidir Seyyid Ali’nin

Çekti sancağını dağlar dolanır
Mü’min olan canlar aşka bulanır
Kurbanlar tığlanır, çerağ uyanır
Himmeti ganidir Seyyid Ali’nin

Ne güzel baharı yetmiştir şimdi
Lalesi sümbülü açmıştır şimdi
Abdallar semahı tutmuştur şimdi
Himmeti ganidir Seyyid Ali’nin

Baba İbrahim şehitler eridir
Kırkların ceminden o da beridir
Pirim cansız duvarları yürütür
Himmeti ganidir Seyyid Ali’nin

PİR SULTAN’ ım eydür kendi özümüz
Güzel şahımız var niyazımız
Bir gün kara toprak örter üstümüz
Himmeti ganidir Seyyid Ali’nin
KAYNAK: (Ali Celalettin ULUSOY,Pir Dergâhından Nefesler, İkinci Baskı [Hüseyin Hürrem ULUSOY], Ankara,2014)

3
Şah-ı Merdan Ali kurdu bu yolu
Evvel Seyyit Ali aldı yürüdü
Hazret-i Fatıma cihanın gülü
Kırkların serdarı Şah Kızıl Deli

Tanrı dağ kurbüne çökmüş oturur
Yıldız salın(ı) ayağına getirir
Bir avuç toprakla hudut geçirir
Kırkların serdarı Şah Kızıl Deli

Pirim kendi kendini defneyledi
Çaldı taşı pare pare eyledi
Pirim Ali bu kelamı söyledi
Kırkların serdarı Şah Kızıl Deli

Deryanın yüzüne bastı kademi
Yürüdü deryada gösterdi demi
Pâyinin önüne getirdi gemi
Kırkların serdarı Şah Kızıl Deli

Gör pirim küffara n’etti neyledi
Vurdu taşı iki pare eyledi
Şehir horozlarına dua eyledi
Kırkların serdarı Şah Kızıl Deli

PİR SULTAN’ım eydür sancak getirir
Zemheride gonca güller bitirir
Kalenin altına üstünü getirir
Rum’un fethin eden Şah Kızıl Deli

4
Güvercin donunda gördüm oturur
Ziyaret eyledim Balım Sultan’ı
Zemheride elma-sını yetirir
Ziyaret eyledim Balım Sultan’ı

Tekkesine geyik postu döşeden
Cemine de kurban gelir köşeden
İnüb Âl’Osman’a kuşak kuşatan
Ziyaret eyledim Balım Sultan’ı

Târik tutub kara taşı kaldıran
Mucizat gösterüb kendin bildiren
On iki öküzü bir kazana dolduran
Ziyaret eyledim Balım Sultan’ı

Seksen bin evliya çerağın yakar
Doksan bin evliya gülbengin çeker
Çeşmesinden suyu çağlayıp akar
Ziyaret eyledim Balım Sultan’ı

PİR SULTAN’ım kork Allah’ın işinden
Tesellimiz aldık pınar başından
Bizde geçtik ol Delikli Taş’ından
Ziyaret eyledim Balım Sultan’ı

5
Sensin bizim zahir batın ulumuz
Aman medet mürvet Pir Hacı Bektaş
Her taraftan sana çıkar yolumuz
Ali’sin bir adın var Hacı Bektaş

Seni sevdik senden yana yakıldık
Münkirlerin kesretinden sıkıldık
Herbirimiz künc-i gamda takıldık
Yetiş bu imdada er Hacı Bektaş

Pirlerin pirisin yok sana teki
Müminin canısın münkirin şeki
Zahirde batında değilsin iki
Yetmiş üç milletsin bir Hacı Bektaş

Şahların şahısın zat-i Ali’sin
Her ilmin kânısın Şah-ı Veli’sin
Abdal Musa kendi Kızıl Deli’sin
Abdalların başı ser Hacı Bektaş

PİR SULTAN ABDALl’ım sana dayandım
Uyur idim himmetinle uyandım
*Hep isteyenlere muradın verdin
Benim de muradım ver Hacı Bektaş

kesret: çokluk
künc-i gam: gam köşesi
*NOT: Bazı kaynaklarda son kıta “Hep isteyenlere verdin inandım” şeklinde geçmektedir.

6
Arzuladım size geldim
Hünkâr Hacı Bektaş Veli
Eşiğine yüzler sürdüm
Hünkâr Hacı Bektaş Veli

Pir elinden dolu içtim
Doğdum elinize düştüm
Ak cenneti gördüm geçtim
Hünkâr Hacı Bektaş Veli

Güvercin donunda duran
Cümle eksikler yetiren
Beş Taşı şahit getiren
Hünkâr Hacı Bektaş Veli

Kırk Budak’ta şem’a yanar
Dolusun içenler kanar
Âşıkların semah döner
Hünkâr Hacı Bektaş Veli

*Rehber aradım aradan
Cümle âlemi yaradan
Kayaya binip yürüden
Hünkâr Hacı Bektaş Veli

Bahçende gördüm gülünü
Erenler sürsün demini
İmam Rıza’nın torunu
Hünkâr Hacı Bektaş Veli

Balım Sultan er köçeği
Keser kılıncı bıçağı
Cümle erenler gerçeği
Hünkâr Hacı Bektaş Veli

PİR SULTAN’ım gerçek veli
Erenlerden çekmem eli
On İki İmam’ın serveri
Hünkâr Hacı Bektaş Veli
*Bu kıta çoğu kaynakta yoktur.

7
Benim aslım Horasan’dan Hoy’dandır
Kırklar olduğun Kanber de yandadır
Tanrı’nın Arslanı Ali nurdandır
Kırklar’a ser-çeşmesin pirim Ali
Cümlemizden ulusun Kızıl Deli

Kırklar Rum eline sökün eyledi
Döndü geri cümle Kırklarda söyledi
Bir etek kum ilen derya bağladı
Kırklar’a ser-çeşmesin pirim Ali
Cümlemizden ulusun Kızıl Deli

Kırklar Urum’a geçti sen duydun mu
Tanrı’nın Arslanı geldi bildin mi
Pınar yanında kendini buldun mu
Kırklar’a ser-çeşmesin pirim Ali
Cümlemizden ulusun Kızıl Deli

Kırklar bir bir arda sökün eyledi
Domuz kâfirlerin yolun bağladı
Tanrının Arslanı imdat eyledi
Kırklar’a ser-çeşmesin pirim Ali
Cümlemizden ulusun Kızıl Deli

Geldi Kazova’sın duman bürüdü
Kara kafirlerin yağı eridi
Allah Allah deyüp Kırklar yürüdü
Kırklar’a ser-çeşmesin pirim Ali
Cümlemizden ulusun Kızıl Deli

Kırklar Rum elinde mekân tuttular
Makamlar açtılar çırağ yaktılar
Bütün kafirleri dine çektiler
Kırklar’a ser-çeşmesin pirim Ali
Cümlemizden ulusun Kızıl Deli

Pir Sultan’ım bu sözleri söyledi
Kâfirlerin Yezitlerin bağladı
İlk selamı esselada söyledi
Kırklar’a ser-çeşmesin pirim Ali
Cümlemizden ulusun Kızıl Deli

8
Alçakta yüksekte yatan erenler
Yetişin imdada aldı dert beni
Başımı alıp hangi yere gideyim
Gittiğim yerlerde buldu dert beni

Oturup benimle ibadet kıldı
Yalan söyledi de yüzüme güldü
Yalın kılıç olup üstüme geldi
Çaldı bölük bölük böldü dert beni

Üstümüzden gelen boran kış gibi
Yavru şahin pençesinde kuş gibi
Seher çağı bir korkulu düş gibi
Çağırta çağırta aldı dert beni

ABDAL PİR SULTAN’ım gönlüm hastadır
Kimseye diyemem gönlüm yastadır
Bilmem deli oldu bilmem ustadır
Söyle bir sevdaya saldı dert beni

9
Ben dervişim diye göğün gerersin
Hakk’ı zikretmeye dilin var mıdır
Sen kendini görsene ilden n’ararsın
Hâli hâl etmeye hâlin var mıdır

Birgün balık gibi ağa sararlar
Mürşidinden rehberinden sorarlar
Tütsü yakıp köşe köşe ararlar
Ben arıyım dersin balın var mıdır

Dertli olmayanlar derde yanar mı
Tahkik derviş ikrarindan döner mi
Her bir uçan gül dalına konar mı
Ben bülbülüm dersin gülün var mıdır

PİR SULTAN’ım senin derdin deşilmez
Derdi olmayanlar derde düs olmaz
Mürşidsiz rehbersiz yollar aşılmaz
Mürşid eteğinde elin var mıdır

10

Seher vakti kalkan kervan
İniler de zârılanır
Bir güzele düşen gönül
Çiçeklenir korulanır

Bahçenizde güller biter
Dalında bülbüller öter
Engel gelir bir kal katar
Olan işler gerilenir

Bülbül geldi kondu dala
Bülbülden hata yok güle
Engel bir taş atar göle
Yüzen ördek yaralanır

PİR SULTAN ABDAL göçelim
Pir elinden bad’içelim
İnkar olandan kaçalım
İnkar birgün paralanır

11
Bu yıl bu dağların karı erimez
Eser bâd-i sabâ yel bozuk bozuk
Türkmen kalkıp yaylasina yürümez
Yıkılmış aşiret il bozuk bozuk

Kızılırmak gibi çağladım aktım
El vurdum göğsümün bendini yıktım
Gül yüzlü cananın bağına çıktım
Girdim bahçesine gül bozuk bozuk

Elim tutmaz güllerini dermeye
Dilim tutmaz hasta hâlin sormaya
Dört cevabın mânasını vermeye
Sazım düzen tutmaz tel bozuk bozuk

PİR SULTAN’ ım yaratıldım kul diye
Zalim paşa elinden mi öl diye
Dostum beni ısmarlamış gel diye
Gideceğim amma yol bozuk bozuk

12
Emek çektim bir ev yaptım erenler
Yine bu güzele bildiremedim
Bahar geldi çiçek bitti ot bitti
Toprak güldü taşı güldüremedim

Önüne irehber almış kadıyı
Gelir kitabın okuyu okuyu
Burhan ile buldum yetmiş ikiyi
İkisin bir kaba sığdıramadım

Yüreğimde belli belli yaralar
Şeytan kalbim almış gözün köreler
Hakka niyaz eylemeye ar eyler
Eğilip bir secde kıldıramadım

Hü demine bir ikrarı güdenin
Tu yüzüne ikrarından dönenin
Pir Sultanım münafıkın nadanın
Gönül aynasını sildiremedim
Kaynak: Öner Yağcı, Pir Sultan Yaşamı ve Bütün Şiirleri, Gün Yayıncılık, İstanbul, 2000

13
Derdim çoktur hangisine yanayım
Yine tazelendi yürek yarası
Ben bu derde *kande derman bulayım
Meğer Şah elinden ola çaresi

Türlü donlar giyer gülden naziktir
Bülbül cevreyleme güle yazıktır
Çok hasretlik çektim bağrım eziktir
Güle güle gelir canlar paresi

Benim uzun boylu selvi çınarım
Yüreğime bir od düştü yanarım
Kıblem sensin yüzüm sana dönerim
Mihrabımdır kaşlarının arası

Didar ile muhabbete doyulmaz
Muhabbetten kaçan insan sayılmaz
Münkir üflemekle çırağ söyünmez
Tutuşunca yanar aşkın çırası

PİR SULTAN’ım katı yüksek uçarsın
Selamsız sabahsız gelir geçersin
Aşk-ı muhabbetten niye kaçarsın
Böyle midir yolumuzun töresi
*kande: nerde
Kaynak: Öner Yağcı, Pir Sultan Yaşamı ve Bütün Şiirleri, Gün Yayıncılık, İstanbul, 2000

14
Güzel aşık cevrimizi
Çekemezsin demedim mi
Bu bir rıza lokmasıdır
Yiyemezsin demedim mi

Yemeyenler kalır naçar
Gözlerinden kanlar saçar
Bu bir demdir gelir geçer
Duyamazsın demedim mi

Bu dervişlik bir dilektir
Bilene büyük örnektir
Yensiz yakasız gömlektir
Giyemezsin demedim mi

Erelim Ali sırrına
Çıkalım meydan yerine
Can ü başı Hak yoluna
Koyamazsın demedim mi

Aşıklar harabat olur
Hak yanında kıymetl’olur
Muhabbet candan tatl’olur
Doyamazsın demedim mi

PİR SULTAN, Ali şahımız
Hakka ulaşır rahımız
Onik’imam katarımız
Uyamazsın demedim mi

15
Muhammet Ali’nin kurduğu yoldur
Ak üstünde kara seçebilirsen
Gönülden itikat söyleyen dildir
Ali’nin sırrına erebilirsen

Erenler der seni ceme katarlar
Kötü amellerin taşra atarlar
Bir gün yularından tutup çekerler
Çektikleri yere varabilirsen

Erenler seni de ceme götürür
Kalmış işlerini anda bitirir
Gördüm Hak evinde mihman oturur
Mihmanın gözüyle görebilirsen

Aslı mervan olan ummana dalmaz
Küfre meyledende aşıklık olmaz
Müminin suali ahrete kalmaz
Dünyada cevabın verebilirsen

PİR SULTAN ABDALım gonca gül olur
Dört kapıdan sana daim gel olur
Dünyadan ahrete doğru yol olur
Verdiğin ikrarda durabilirsen

16
Gurbet elde bir hal geldi başıma,
Ağlama gözlerim Mevlâ kerimdir.
Derman arar iken derde düş oldum,
Ağlama gözlerim Mevlâ kerimdir

Hüma kuşu suya düştü ölmedi,
Dünya Sultan Süleyman’a kalmadı.
Dedim yâre gidem nasip olmadı,
Ağlama gözlerim Mevlâ kerimdir

Kağıda yazarlar ufak yazılar,
Anasız olur mu körpe kuzular.
Yürek yaralıdır, ciğer sızılar,
Ağlama gözlerim Mevlâ kerimdir

PİR SULTAN ABDALm böyle buyurdu,
Ayrılık donları biçti giydirdi.
Ben ayrılmaz idim felek ayırdı
Ağlama gözlerim Mevlâ kerimdir

17
Serseri girme meydana
Âşıktan ahval isterler
Kalleşlik ile urma dem
Tasdik ehli kal isterler

Uyan bu gaflet habindan
İspat isterler batından
Her aşığa sohbetinden
İkrar ile yol isterler

Erenler oynar utulmaz
Bu yola hile katılmaz
Burda harmühre satilmaz
Ya gevher ya lâ’l isterler

Kılı kırk pare ederler
Birin yol tutup giderler
Dile n’itibar ederler
Hâl içinde hâl isterler

PİR SULTAN ABDAL n’eylersin
Muskil halledip söylersin
Arısın çiçek yaylarsin
Yarın senden bal isterler

18
Bana medet senden olur efendim
Aşılmaz dağların ardında kaldım
Eller dosta doğru çeker göçünü
Elsiz viranede çöllerde kaldım

Sana derim sana ey kaşı kara
Artıyor eksilmez dost sinemde yara
Bir aşinam yok ki halımı sora
Yalanlı dolanlı dillerde kaldım

Sabahtan sabahtan semah tutarım
Dosta kadar gider benim katarım
Baykuş gibi viranede öterim
Gel gör ne perişan hallerde kaldım

PİR SULTANım, ben de gülmedim
Aradım derdime derman bulmadım
Yol nereden gelir gider bilmedim
Kesildi kervanım bellerde kaldım

19
Diken arasında bir gül açıldı
Bülbülüm bahçene ötmeye geldim
Bezirganım yüküm gevher satarım
Ali pazarına dökmeğe geldim

Pacım vermeyince yüküm satılmaz
Gevherin hasına hile katılmaz
Irakıp donuyla şahin tutulmaz
Bir gerçek donuna düşmeye geldim

Ben bend oldum bu meydana atıldım
İkrar verdim ikrarıma tutuldum
Ezel taliptim pire katıldım
Pirin demanını tutmağa geldim

PİR SULTAN ABDAL’ım yüreğim düğüm
İmamlar nesline uğradık bugün
Rehber pişirirmiş talibin çiğin
Ahiri bu imiş pişmeye geldim

20
Duaz-ı İmam

Allah medet ya Muhammed ya Ali
Bizi dergâhından eyleme cüda
Pirim Hünkâr Hacı Bektaşi Veli
Bizi dergâhından eyleme cüda

Âdem Safiyullah atam hakkıyçün
Muhammed Mustafa hatem hakkıyçün
Eyyub’un çektiği sitem hakkıyçün
Bizi dergâhından eyleme cüda

Hasan’m aşkına içem zehiri
Şah imam Hüseyin’dir dinin serveri
Âlemler ümidi canlar perveri
Bizi dergâhından eyleme cüda

Çektirdiler İmam Zeynel’e ceza
Muhammed Bakırla Ali Murtaza
Hem Cafer-i Sadık Kazım Irıza
Bizi dergâhından eyleme cüda

ABDAL PİR SULTAN’ım boldur rahmeti
Tâki Naki Askeri’nin hikmeti
Muhammed Mehdi’ye etsin himmeti
Bizi dergâhından eyleme cüda
Kaynak: Öner Yağcı, Pir Sultan Yaşamı ve Bütün Şiirleri, Gün Yayıncılık, İstanbul, 2000

21
Arkası yok deme Şah oğlunun
Zahirde batında yüz bin eri var
On dört masum ile On iki imam
Yanlarında Muhammedle Ali var

Rabb’im önümüzce sözün pişirir
Yaramaz sofular Şah’ı şaşırır
Dervişler arıdır çiçek devşirir
Arıların gömecinde balı var

Dostumun şükürdür asıl düşmanı
Kılıçtan keskindir oddan gülbengi
Kırmızıdır donu hem aldır rengi
İrenginde dürüm dürüm alı var

PİR SULTAN’ım der ki vaktin beklesin
İkrarını mümin olan haklasın
Arif olan kalp evine saklansın
Erenlerin gizli gizli yolu var
Kaynak: Öner Yağcı, Pir Sultan Yaşamı ve Bütün Şiirleri, Gün Yayıncılık, İstanbul, 2000

22
Bana gül diyorlar neme güleyim
Ağlamak şansıma düştü neyleyim
İlin gülü açmış al ile yeşil
Şu benim güllerim soldu neyleyim

Karadan çaldırdım nere bazımı
Arşa çıkardılar ah u suzumu
Elimden aldırdım yavru kuzumu
Firkati bağrımı deldi neyleyim

Haberin alayım seher yelinden
Ördek kalkar m’ola kendi gölünden
Korkum ayrılıktan fikrim ölümden
Geldi çattı buldu beni neyleyim

Ulu sular gibi çeşmim çağlayan
Mahrum kalmaz özün Hakka bağlayan
Yar yitirmiş yana yana ağlayan
Akıbet başıma geldi neyleyim

PİR SULTAN’ım kırklar yediler
Bu yolu erkânı anda kodular
Allah verdiğini almaz dediler
Bana verdiğini aldı neyleyim
Kaynak: Öner Yağcı, Pir Sultan Yaşamı ve Bütün Şiirleri, Gün Yayıncılık, İstanbul, 2000

23
Beni görüp yönün öte döndürme
Yine gitmez meylim şendedir sende
Yıkıp hilal kaşlarını indirme
Günah sende değil bendedir bende

Şeker vardır dudağında dilinde
Arzumanım kaldı gonca gülünde
Sen bir padişahsın hükmün elinde
Senin ile davam sendedir sende

Sensiz çıkıp yaylaları yaylamam
Engeller içinde sırrın söylemem
Çok günah işledim inkar eylemem
İk’ellerim kızıl kandadır kanda

Nice beyler gezdim yoruldum
Kan bulanık aktım aktım duruldum
Sencileyin çok güzele sarıldım
Dahi senin sevgin candadır canda

PİR SULTAN ABDAL’ım böyle deyiptir
Âşıklar güzeli sevegeliptir
Bir güzel sevmeyle kanlı m’oluptur
Kellem terkidedir yandadır yanda
Kaynak: Öner Yağcı, Pir Sultan Yaşamı ve Bütün Şiirleri, Gün Yayıncılık, İstanbul, 2000

24
Hak nasip eylese dergâha varsam
Daim divanında dursam ya Ali
Eğilsem payenine niyaz eylesem
Yüzüm toprağına sürsem ya Ali

Yüzüm toprağına sürdüğüm zaman
Zerrece gelmezdi gönlüme güman
Ali’m düldüle bindiği zaman
Önünce Kanber olsam ya Ali

Kanber gibi hizmetine yeldirsen
Bir dem ağladırsan bir dem güldürsen
Çeküp Zülfikar’ı beni öldürsen
Elim eteğinden çekmem ya Ali

Hiç çekem mi’eteğinden elimi
Hak katında kabul ettim ölümü
Doğru sürün Hak erenler yolunu
Mümince kulların sevsem ya Ali

Mümin olan neresinden bellidir
Hakkı söyle nefesinden bellidir
Erenlerin yolu gonca gülüdür
Tomurcuk güllerin dersem ya Ali

PİR SULTAN’ım selamını getirse
Hak cemini hakikate yetirse
Dizini dizime verse otursa
Doyunca didarın görsem ya Ali
Kaynak: Öner Yağcı, Pir Sultan Yaşamı ve Bütün Şiirleri, Gün Yayıncılık, İstanbul, 2000

25
Kur’an yazılırken arş-ı Rahman’da
Kudret kâtibinin elinde idim
Güller açılırken kevn ü mekânda
Bülbül idim gonca gülünde idim

Evvel Cebrail’in ilk kelamında
Kırklar meclisinde aşk meydanında
Muhammed Ali’nin sır kelamında
Nihan söyleşirken dilinde idim

Kırklar arş üstüne kurdular cemi
Muhabbet halk olup sürdüler demi
Balçıktan yarattı Allah Adem’i
Ben ol vakit anın belinde idim

Yunusun deryaya daldığı zaman
Kırk gündüz kırk gece kaldığı zaman
Ali Zülfikar’ı çaldığı zaman
Hayber Kalesi’nde kolunda idim

PİR SULTAN’ım içtim aşkın dolusun
Makadir bilmeze vermem yarısın
Bir kuşa seksen bin şehrin darısın
Tayın verilirken yanında idim
Kaynak: Öner Yağcı, Pir Sultan Yaşamı ve Bütün Şiirleri, Gün Yayıncılık, İstanbul, 2000

26
Sabahın seyrinde ben cuşa geldim
Dağlar ya Muhammed Ali çağırır
Bülbülün figanı bağrımı deldi
Güller ya Muhammed Ali çağırır

Vird verildi gökte uçan kuşlara
Bakmaz mısın gözden akan yaşlara
Sular yüzün vurur taştan taşlara
Çağlar ya Muhammed Ali çağırır

Çerh-i felek sema urup dönüyor
Talip olan mürşidini biliyor
Yüreğime bir od düştü yanıyor
Yanar ya Muhammed Ali çağırır

Nice âşık bu meydanda derildi
Erenler erkânı yola sürüldü
Muhammed Ali’nin kadri bilindi
Diller ya Muhammed Ali çağırır

Pirimin çevresi bahçeler bağlar
Kızıl Deli çayı mevç urur ağlar
Dört bir tarafında hu çeker dağlar
Dağlar ya Muhammed Ali çağırır

Âşık olanların derdi üsteler
Ana kail olmaz kâmil ustalar
Hastalar gelir de derman isterler
Sağlar ya Muhammed Ali çağırır

PİR SULTAN’ım Haydar coştur aşığın
Âşık olanlar da yakar ışığın
Hasan ile Hüseyin’in beşiğin
Sallar ya Muhammed Ali çağırır
Kaynak: Öner Yağcı, Pir Sultan Yaşamı ve Bütün Şiirleri, Gün Yayıncılık, İstanbul, 2000

MERSİYELER (AĞITLAR) ve MUHARREM AYI İLE İLGİLİ DEYİŞLER
27

Âlemlerin serverisin
Ah Hüseyin vah Hüseyin
Şehitlerin serdarısın
Ah Hüseyin vah Hüseyin

Hasan Hüseyin’in yârı
Muhammed’in gözü nuru
Hem Ali’nin yadigârı
Ah Hüseyin vah Hüseyin

Zuhur oldun îmam Zeynel
Muhammed Bakır’dan evvel
Didene yanayım gönül
Ah Hüseyin vah Hüseyin

İmam Cafer’dir yarımız
Musa-yı Kazım şahımız
Budur şems ile mâhımız
Ah Hüseyin vah Hüseyin

Ali Musa ilim hüner
Muhammed Tâki el sunar
Hüseyin’im deyip yanar
Ah Hüseyin vah Hüseyin

Ali Tâki Hasan Asker
Muhammed Mehdi ser-defter
İmam-ı Seyyid-i ekber
Ah Hüseyin vah Hüseyin

PİR SULTAN haber ver dosttan
Bülbül ötüyor kafesten
Hem gül ağlar hem gülistan
Ah Hüseyin vah Hüseyin
Kaynak: Öner Yağcı, Pir Sultan Yaşamı ve Bütün Şiirleri, Gün Yayıncılık, İstanbul, 2000

28
Aşıkın başına gelmez hal olmaz
Ulaş yetiş pirim İmam Hüseyin
Sende bende deyü sual olunmaz
Ulaş yetiş pirim İmam Hüseyin

Erenler basmamış yerlere yüzü
İletip çamura çiğnetme bizi
Yarın yok deminde isteriz sizi
Ulaş yetiş pirim İmam Hüseyin

Âşık olan âşık dardan ayrılmaz
Tâki Naki seven âşık yorulmaz
Talip bunalmazsa çağırmaz
Ulaş yetiş pirim İmam Hüseyin

Bu hal ile biz onlara katıldık
Kemlik ettik dışarıya atıldık
Bir münkirin tuzağına tutulduk
Ulaş yetiş pirim İmam Hüseyin

PİR SULTAN ’ım daim düşmektir işi
Yol yol oldu akan çeşmimin yaşı
On İki İmam’ın serçeşme başı
Ulaş yetiş pirim İmam Hüseyin
Kaynak: Öner Yağcı, Pir Sultan Yaşamı ve Bütün Şiirleri, Gün Yayıncılık, İstanbul, 2000

29
Aşura ayında matem orucu
Onları tutana sevap yazılır
Kerbela’da yatan Hasan Hüseyin
Onları görenin benzi bozulur

Birisin tutan Hakkına yeter
İkisini tutan günahın atar
Üçünü tutanlar Cennet’te yatar
Engür olmuş Hak ceminde ezilir

Dördünü tutana veli dediler
Beşini tutana ulu dediler
Altıyı tutana dolu dediler
Engür olmuş Hak ceminde ezilir

Yedisini tutan havada uçar
Sekizini tutan hülleler biçer
Dokuzunu tutan Cennet’in açar
Engür olmuş Hak ceminde ezilir

PİR SULTAN ABDAL’ım onunda zahmet
On birini tutana indi irahmet
On iki tutana nasiptir Cennet
Engür olmuş Hak ceminde ezilir
Kaynak: Öner Yağcı, Pir Sultan Yaşamı ve Bütün Şiirleri, Gün Yayıncılık, İstanbul, 2000

30

Gündüz hayalimde gece düşümde
Her derdime derman İmam Hüseyin
Yılın on’ki ayın seherlerinde
Her dertlere derman İmam Hüseyin

Dividim var kalem tutmaz elimde
Hak’kın kelamın okurum dilimde
Muhammed’in sancağının altında
Mazlum mazlum duran İmam Hüseyin

Aşk kitabın Huda bana gönderdi
Gökten Cebrail de yere indirdi
Yezitleri cehenneme gönderdi
İblis çıkmaz ordan İmam Hüseyin

Hatice rehberi divanda bir yar
Fatma ana ağlar hem saçın yolar
Hak bir terazidir mizanın kurar
Şehit donu giyen İmam Hüseyin

PİR SULTAN ne güzel bulmuş yerini
Ben Pir’ime kurban verdim serimi
Muaviye oğlu Mülcem soyunu
Sürelim dergâhtan İmam Hüseyin
Kaynak: Öner Yağcı, Pir Sultan Yaşamı ve Bütün Şiirleri, Gün Yayıncılık, İstanbul, 2000

31
Hak için kendini kurban eyleyen
Şah-ı Merdân oğlu İmam Hüseyin
Cümle erenlere ferman eyleyen
Erenler serdarı İmam Hüseyin

Muhammet Ali’nin çeşmi çerağı
Erenler yolunun gülşeni bağı
Ciğerler paresi gönül durağı
Gözlerimin nuru İmam Hüseyin

Ceddi Muhammet’tir atası Ali
Anası Fatıma cihan evveli
Cümle evliyalar ederler beli
Evliyalar piri İmam Hüseyin

Batının sultanı müminin şahı
Gayıp aleminin şems ile mahı
Şah Hüseyn’im deyu ederler ahı
Matem ile zarı İmam Hüseyin

PİR SULTAN ABDAL tutar demânın
Düşmanına düşman ol hanedanın
Nur-ı çeşmidürür Şah Murtaza’nın
Erenler hünkârı İmam Hüseyin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir