Anadolu Evliyası Hubyar Sultan

HUBYAR SULTAN’IN KİMLİĞİ – SOYU – YAŞANTISI

HUBYAR Sultan’ın Erdebilden gelmiş, Safavilerden olduğu Şah Cüneyt amcası olduğu söylenmektedir. Gerek rivayetlerden, gerekse elimizde ve kitabımızda yazılı kaynaklardan aldığımız belgelerden anlaşıldığına göre, esas adı Ahmet’tir. Yalnız mahlâsı deyişlerde, düvazlarda Abdal Dedem diye geçmektedir.

Hubyar Dedem tarikatında halen yapılmakta olan Hıdır İlyas Orucu yedi gün yapılmaktadır. Bu orucun tutulduğu yedi gün içinde tevhit çekilmektedir. Bu tevhit duası içinde şu söz söylenmektedir. Bu eserin tamamı Hubyar’a aittir. Bundan az bir bölümünü alıyoruz tamamı kitabımızın içerisindedir.

Girdi Muhammet sürelim Himmet
Bir adın Ahmet canım Elhamdulillah

Muhyettin efendim Hızır atası
Hazreti haktan tutmuş putası
Üçüde bir olmuş okur fetasi
İlyas Dedem gelir bizim ellere
Dedem her dem gelir bizim ellere
Allah hü Allah Hak Lâ ilaha illallah

Yazdığımız deyişten anlaşıldığına göre Hubyar’in Sultan isminin MUHYETTİN olduğu anlaşılmaktadır. Sonra genelinde deyiş düvazlarına bakılırsa Hızır’a bütün aşkıyla bağlandığını göstermektedir. Bunu kitabımızda açıklayacağız.

Hubyar’ın torunu olan Hüseyin Abdal kendi sülalesini anlatırcasına şu nefesi söylemiştir. Bu deyişte kitabımızda yazılmaktadır:

Hüseyin Abdal gezmeyelim irağı
Çok güzelmiş şeyh Safi’nin süreği
Görev için hak evinin durağı
Hoş bak vücuduna mehman sendedir.

Hubyar Sultan’ın kendine ait olan bir deyişini tekrar yazıyorum. Bu da Şeyh Safi’ye çok yakınlığını göstermektedir. Aynı deyiş bu kitabımızda vardır.

Eğer Şeyh Safi isen yükünü tayla
Sultanlar sultanı göçtü duydun mu
Yeter bu manayı alana söyle
Suçluyu suçsuzu seçti duydun mu

Sayın Sabahattin Eyüpoğlu’nun Pir sultan Abdal hakkında yazmış olduğu kitabında Anadolu Alevilerinin Safaviler de ilişkisinden bahsedilmektedir. Genellikle Alevilik üzerindeki mücadelesini Tokat, Amasya, Çorum, Koyulhisar, Bayburt ve İspir köylerinde yapmıştır.

Bu mücadelede büyük katkıları olan Safavilerle bütünleşen Alevi aşiretleri şunlardır: Tekeli, Zulkadir, Avşar, Kaçar, Beydili. Bu aşiretler ismine benzer köylerimiz vardır. Halen aşiret olarak köyü aynı ismi almıştır. Sivas’ın Hafik kazasının Beydili köyü aynı aşiret ve Türkmenlerden Uzunyayla’da Halep bölgesinde oturan aşiretler vardır.

Tekeli yaylasına Hubyar’in bu ismi vermesi bu aşiret kavimleriyle bağı olmasından ileri gelmektedir. Aynı Tekeli aşiretlerinden Antalya’da da bulunmaktadır.

Bu aşiretlere ait Tekeli Sancağı isminde sancağı olduğunu yazmaktadır. Şeyh Cüneyt sülalesinin durumu: Safavilerden gelmektedir. Hoca Ali’nin torunudur. Erdebil postnişinidir. Safavi devletini tekrar kurup Trabzon’u kuşatarak Rum devletini yıkmaya çalışmıştı.

Son zamanlarında Sirvan Şahı ile yaptığı savaşta öldü (1488).

Şeyh Cüneyt, Şah İsmail’in dedesi olmaktadır. Anlaşıldığı üzere Hubyar’ın aynı sülaleden olduğu açıkca ortaya çıkıyor. Sayın Sabahattin Eyüpoğlun’a saygı ve şükranlarımı bildiririm.

Anadolu Alevi tarikatları törelerine bakılınca Safavilere bağlı tarikatların Hubyar tarikatlarına çok benzer yönleri vardır. Genelinde duaların Şah Hatayı’ya ait olması tarikatta en önemli hizmet mihraçlama, tevhit, görgü üslubu, görgü de kabul ettiğimiz tarık (erkan) pervaz, Hıdır İlyas’ın yedi gün tutulması genelleme olarak benzerlik taşımaktadır. Bazı töre durumunda değişiklik olabilir. Bunlar zaman aşımı Dedelerin törelere kendi görüşlerine göre yanlışlık yapılması zaman aşımı bu noksanlıkların yanlışlığı bundan ileri gelmektedir. Hubyar Dedeleri genellikle tarik’i suçu olmayan insanlara vurmamaya gayret ederler. Ve şöyle denilir: Tarik hak edene vurulur. Her insana tarik çalınmaz.

Alevilikte dünya hakkı dünyada verilir. Ahirete suçlu olarak gidilmez. Allah seni insan yaratmış, aklını vermiş, fikrini vermiş, elini ayağını, gözünü vermiş, ona göre kendini kullan yaptığın hatayı işlediğin suçu Allah’a maletme. İnsan insanken insana kötülük yapmıyorsa veya yapmaması lazımsa kötülük yapılırken neden “Allah’tan oldu” sözünü kullanalım? Allah insanı daima korur, ona asla kötülük vermez. “Hayır Allah’tan, şer Allah’tan olmaz” sözünü Aleviler kabullenir, başka türlü düşünülmez. Alevilikte insana değer verilir. İnsanın ağzına dergâh kapısı, gözlerine görev göfer, burnuna miski amber, kula- ğına imam Hasan, İmam Hüseyin ismi verilmiştir.

İnsana söğenleri, insana kötülük yapanları dışlarlar yol düşkünü yapıp ceme koymazlar. Bunun için Hubyar şu sözü kullanmıştır: “Benim belimden inen evladım değil, yoluma giden evladımdır.” Makamım Kırklar Makamı, Hulki Rıza makamı “sudan duru, sütten beyaz engin olun. Yüksek gönüllü olmayın; kuzu zayıf olsa dahi kurban olur, köpek ne kadar kuvvetli olsa ne kurban olur ne de eti yenir” demiştir.

Hubyar Sultan’ın “sudan duru olun sütten beyaz olun” sözü insanın güzel olması için söylemiş olduğu insan için değerli sözlerdir. İnsan toplulukları tarafından benimsenmiş ve her zaman hayırlı sonuçlar doğurmuştur, güzel sözler güzel anlayışlar.

Hubyar hep güzel söylemiş:
Kurbanın lokmasını layık olana yedirin, hakkınıza razı olun, rızadan dışarı çıkmayın, kalp kırmayın, gönül yapan olun. Her ilmin başı sabır demiş. Geniş olmalarını önermiş, insanlığa insana.

Hubyar Sultan maneviyata inancı kadar ilme de önem vermiş, insanların okumasını önermiş, ilim okumuş onun yanında insanların sabırlı olmasını önermiş. İşte bir dörtlük:

Kırk ayaklı kıvılcım yılandır yürür
Hakka aşık olan manasın verir
Bir günde bir adam 77.777 soluk solur
Hak buyurur solu dana ne deyim

Anlaşıldığı üzere 13. yüzyılda yaşadığını düşünürsek daha tekniğin ve teknolojinin olmadığı çağda, ilme ne kadar önem verdiğinin güzel bir örneğidir. Çünkü o ilham kaynağını Hazreti Ali’den almış. Hazret Ali “Bana bir harf öğretenin kulu kölesi olurum” diye söylemiş. Hazreti Ali, akla mantığa uyularak inanılması için şu sözü de söylemiştir: “Akıl dindir, din de akıldır. Aklın kabul etmediği dinide kabul etmeyin.”

HUBYAR SULTAN’IN EVLATLARI

HUBYAR Sultan’ın iki evladı dünyaya gelmiştir. DER- DİYAR-BUNYAT. Büyük oğlu Derdiyar Rusya’ya harbe gidip orada kalmış, geri dönmemiştir. BUNYAT ABDAL’dan; Ali, Kenan, Hüseyin isminde üç tane evladı dünyaya gelmiştir. Ali Derviş, dedeliği idare edip Hubyar’a ait Tekke işini yürütmüştür.

Kenan Derviş evin idare işlerine bakıp gelen misafir işleri ile ilgilenmiştir. Hüseyin Abdal; çobanlık yapıp güzel saz çalıp düvazlar, deyişler, beyitler okumuş. Hüseyin Abdal’ın başından iki evlilik geçmiştir.

Birinci hanımından Mustafa isminde bir çocuk dünyaya gelmiş, ikinci hanımı ile Sivas’ta akraba evliliği yapmıştır. Milli Kürt Beylerinden Halil Bey’in kızını almış ondan da Hasan isminde bir oğlu olmuş O’na da Hasan Abdal ünvanı vermişlerdir. Hasan Abdal babası Hüseyin Abdal’la beraber Sivas’ta kalmış sonra tekrar Hubyar köyüne yerleşmişlerdir. Hubyar’in torunlarından gelen Dede evlatlari, gerek Hubyar’in üzerinde gerekse Anadolu köylerine göç etmişlerdir. Dedeliklerini sürdürmektedirler. Hepsi de törelerine sadık insanlardır.

Misafirperver, gözü gönlü tok insanlardır. Hepsi de aynı meyveden olmuş dal kanattırlar. Hubyar Sultan’ın kültürü nün yaşaması için dal kanat olmuşlardır.
MUSTAFA ABDAL’dan: Musa, Ibrahim, Halil, ibrahim, Nebi, Hacı Şeyh isminde 6 tane sülale evlatları ve torunları olmuştur. Mustafa Abdal sülalesinden olan Hacı Şeyh. Zile’nin Çayır köyünde yatmaktadır. Bir zamanlar Hubyar Sultan tekkesi üzerindeki çalkantılara büyük yardimlar olmuş tekkeyi düzene koymuştur. Zile’nin Çayır köyünü yurt edinmiş türbesi aynı köydedir. Zile çevresinde Alevi kültürüne ait büyük katkıları olmuştur.

Nebi Derviş’ten iki evladı dünyaya gelmiştir. Abdal Baba, Hasan Baba, bir zamanlar anne babaları olan Hubyar Sultan sülalesinden, Mustafa Abdal evlatlarından Aşık Ku Yusuf’un yanında kalmıştır.

Kul Yusuf’un türbesi Niksar’ın şimdiki ismi Ormancık, eski ismi Şadoğlu çiftliğinde yatmaktadır. Bolat Baba türbesinin yanındadır. Kul Yusuf vefat edince Nebi Dervişlerin oğulları olan büyük oğlu Hasan Baba, amcası Hacı Şeyh’in olduğu Zile’nin Çayır köyüne; küçük kardeşi Abdal Bafra’nın Emenli köyüne yerleşmişlerdir. Türbeleri aynen göç ettiği köyler- de bulunmaktadır. Zile’nin Çayır köyünde yatmakta olan Hasan Baba’nın oğlu Hüseyin Baba Turhal’ın Ulutepe köyünde oğlu İbrahim Ethem Baba ile beraber aile mezarlığı ziyareti içinde yatmaktadırlar.

Hepsinin Ruhları şadolsun, cümlesinin yaylasına, tepesine, suyuna hürmetimiz var.

HUBYAR SULTAN’IN ANADOLU’YA GELİŞİ

HUBYAR’in on iki ve on üçüncü yüzyılda yaşadığı tahmin edilmektedir. Kimliği, kişiliği hakkında elimizde bilgi ve belge yoktur.

Yalnız yöresel olarak anlatılan rivayetler Hubyar Sultan’a ait deyişler, düvazlar en büyük kaynağımız olmuştur. 13. yüzyılda Anadolu’ya geldiği söyleniyor. Kendisinin Horasan Pirlerinden olduğu çevremizde bulunan Sivas’ta Ali Baba Erbaa’nın Keçeci köyünde bulunan Keçeci Baba ile aynı mevsimde geldikleri Hubyar’in kendine ait olan deyişi düvaz ve nefeslerinde mevcuttur. Yazdığımız kitabımız içerisinde bunlar vardır.

Diğer durumlara gelince o mevsimde yaşamış olan Amasya’da Baba İsak’la beraber yaşamış Anadolu Türklük ve Alevi mücadelesine büyük katkıda bulunmuşlardır. Aralarında birbirlerine karşı büyük bağlılıkları varmış, devamlı irtibat halinde imişler. Hatta İsak Baba’nın Hubyarla samimi olması gerekir ki Baba İsak’ın türbesi Kelit (Ulutepe) köyü denilen yer Tokat’ın Turhal kazasına bağlıdır. Bu türbenin olduğu köy Hubyar’a bağlı köydür.

Anlatılan rivayete göre Hubyar Sultan, Baba İsak’ın sık sik ziyaretine gelirmiş. Diğer bir durum Sultan Murat Amasya’ya geldiği zaman Baba Isak’ı Amasya’da bulamayıp “Nere gider?” deyince “Hubyar Sultan ile samimidir, oraya gider” sözüne dayanarak Sultan 2. Murat, Sivas’ın Hafik kazasının Hubyar köyüne kadar beraberindeki askerleriyle çıkmıştır. Hubyar Sultan bunları konuk etmiş, küçük kazanıyla bunlara yemek yaptırıp doyurmuş, memnun etmiş. Buna ait söylemiş olduğu deyişi kitabımızda mevcuttur.

HUBYAR İSMİ NEREDEN GELİR?
Hubyar Sultan’ın Musayı Kazım Sülalesinden geldiği Şeyh Cüneyt sülale- sinden olduğu babasının isminin Muhyettin olduğu kendi deyiş düvazlarında olduğu gibi, kaynak ayrıca viranımın Hatayının, Zefil oğlunun Derviş Ali’nin kul, Yusuf’un, Hüseyin Abdal’in söylevinden anlaşılmaktadır. Bu sözleri kitabımızda açıklayacağız.

Hubyar ismini Hünkar Hacı Bektaş-i Veli vermiştir. Önceki ismi Ahmet’tir. Deyiş ve düvazlarında Abdal Dede Hızır Abdal olarak geçer.

Doksan bin Horasan pirleri Danışık dağına toparlandığı zaman Hünkar’ı Veli bütün Pir’lere görev taksimatı yapınca Hubyar Sultan “Ben taksimatta yolu alırım” dedi. “O zaman sen benim Hubyarimsin” diye Hünkar Hubyar’ı bağrına bastı. Hub demek güzel yar demek. Sevgi anlamına gelir. Yani Hünkarı Veli sen benim yakınımsın yardımcımsın anlamını taşımaktadır. İşte bu duruma canlılık verecek Hubyar’a ait bir dörtlük. Bu dörtlüğü Virani Baba söylemiştir.

Ol demde cümlesi dediler Ali
Hubyar’ımsın dedi sarıldı Veli
Doksan bin er gördü bu gizli hali
İsmine Hubyarim demediler mi

Hubyar Sultan Erbaa’da bulunan Keçeci köyünde Keçeci Baba ile de çok yakın ilişkileri vardır. Sivas’ta bulunan Ali Baba ile de yol kardaşı olduğu söylenilmektedir. İleride anlatacağımız gibi, İstanbul’a, Sultan Murad’ın Hubyarı istemlerinde Ali Baba ile beraber gidip, Külhana beraber girdikleri, Ali Baba ile yol kardaşı oldukları anlaşılmaktadır. Derviş Ali’ye ait bir dörtlük Derviş Ali Hubyar’in tarikatında beraber olmuş, aynı zamanda yaşamış. Kendisinin türbesi Tokat’ın Reşadiye kazasının Ceğet köyündedir. Tamamı kitabımızın içinde mevcuttur.

Eşiğin altında kitap sırınan İki cihan boyanmıştı nurunan Ali Baba ile girdi fırına Estirdi kar ile yeli Hubuyar Keçeci Baba ile devamlı bütünlük içinde olduğu el ele el hakka anlamında bütün oldukları da şu dörtlükten anlaşılmaktadır. Derviş Ali’den bir dörtlük tamamı kitabımızın içinde mevcuttur.

Kükreyip oturan kendi halinde
Keçeci Baba peyiklik eder önünde
İki cihan serveti bile yanında
Hızırın sevdiği sensin Hubuyar

Hatayı Sultanın Hubyar’a karşı çok yakınlığı olduğu anlaşılmaktadır. Onunda kitabımız içinde olan bir dörtlüğü yazıyorum. Bu dörtlük de kitabımızda mevcuttur.

Doksan bir er durdu her yanda
Onların gönlü de Hac’da seyranda
Uyandım ki Atam Hubyar bünyemde
Tanrının Arslanı Ali’yi gördüm.

Derviş Ali Hubyar’in tarikatında yetişip ceminde saz çalmış, ilhamını Hubyar’dan almış, manevi duygu ile dopdolu hak âşıklarındandır. Onun düvazlarını deyişlerini çok sev- diğim için hep ona koştum. Çünkü Aleviliği, Türklüğü sazı ile sözü ile söylemiş yıldan yıla günümüz çağına kadar gelmiş, Hubyar Sultan’ın aşıklarındandır.

Kendisi Tokat’in Reşadiye kazasının Ceğet köyünde yatmaktadır. Yattığı yerler nurlarla dolsun. Onun tarihte yaptıklarını gözönüne alırsak kuzularımız kurbanlarımız helal olsun.

Sakiden içtim bir dolu
Yardım et Muhammed Ali
DERVİŞ ALİ Hubyar gülü
Hızır’dan destur alırım

Hüseyin Abdal; Hubyar Sultan’ın torunu olmaktadır. Tekke kültürünü, Cem kültürünü kendi toplumundan Hubyar Sultan’dan almaktadır. Hubyar Sultan Sultan’la türbe olarak beraber yatmaktadır. Bir zamanlar hanımının vefat etmesiyle üç çocuğu yetim kalmış. Kendisi akrabalarının Sivas’ta oturması dolayısıyla oraya gitmiş, akrabalarından bir kız alarak evlenmiş ve Hasan isminde bir oğlu dünyaya gelmiş. İsmine Hasan Abdal denir. O’nunda türbesi Hubyar’la beraberdir. Hüseyin Abdal’in Hubyar’in yaylası olan Tekeliye söylemiş olduğu deyiş diğer kitabımızda mevcuttur.

Hüseyin Abdal der nasıl olacak
Gözlüyorum yolları yavru gelecek
Sultan Tekelide Murat alacak
Emaneti sana Bozatlı Hızır

Aşık Kul Yusuf Baba, Hubyar’in torunu Hüseyin Abdal’ın sülalesinden. Kendisi Niksar’in Şadoğlu çiftliği yakınında olan Bolat Baba türbesi yanında yatmaktadır. O’da tekke kültürünü cem kültürünü içerisinde yaşadığı toplumu ile Hubyar Sultan’lardan derviş Ali’lerden Dedesi Hüseyin Abdallardan almıştır. Bir zaman Sivas Hafik Dona köyün- de bir zamanlar kızı Üfran Bacı, Zile’nin Çayır köyünde bulunan Hubyar Sultan evlatlarından Hasan Baba evli olduğundan orada kalmış yakın zamana kadar ev duvarı durmakta idi halen de bazı harabeleri duruyor. İşte bir dörtlük tamamı kitabımızda.

Kul Yusuf’um eder sırrımdır Ali
Kusurum var ise affet bu kulu
Pirim Hûnkar Hacı Bektaş Veli
Hünkarım Hubyar’a niyazım vardır

Sefil oğlu ünlü aşıklarımızdandır. Kendilerinin halk edebiyatlarında yerleri vardır. O da düvazlarında Abdal dedem ismini zikrederek Hubyar Sultan’a yakınlık duymaktadır. Ayrıca Aşıkların üstadıdır zikrinde bulunmaktadır.

Sefil oğlum bu duanın şehiri minnet
Aşıkların ustadır Imam Zeynel Şeyh Hatayım
Abdal Dedem, Pir Sultan Kul Himmet
Lâ Feta illa Ali la seyfe illa Zülfikar

Bu yazmış olduğum Hak Aşıklarının sözlerini yeterli belge olarak kabul ediyorum.

Çünkü gerçekler saz olmuş, söz olmuş, dile gelmiş, Anadolu insanları yörede, tepesine suyuna saygı görmüş devamlı onunla iç içe olmuş her şeyi ile beraber yaşamış. Bu yüzden Anadolu toprağı bereketlidir. Üretkendir. Cömerttir. Baskının zulmüne uğramış kültürü, ancak böyle su yüzüne çıkartmıştır.

KAYNAK: DOĞANAY Eraslan, Anadolu Evliyası Hubyar Sultan, Anadolu Matbaa

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir