Âşık Veli’nin Pir Hamdullah Çelebi’yi Ziyarete Gelmesi

Âşık Veli yoksul bir çobandır. 17 yaşında iken “Suna” isminde bir kıza âşık olur. Suna ise zengin bir ağanın kızıdır. Veli, ağadan kızı ister. Ağa, Veli’yi küçümser ve “çulsuz” dediği Veli’ye kızını vermez. Kız başka biriyle evlenince Veli yollara düşer. Hacıbektaş’a gelir. Hacı Bektaş Postnişini Hamdullah Çelebi’den teselli umar.

Başka bir rivayette ise Veli’ nin Hacıbektaş’a geliş nedeni çok farklıdır. Veli’ nin ustası Âşık Kemter Baba 1818 yılında Hakka yürür. Veli için usta demek bir bakımdan baba yarısı demektir. Onun kaybı Veli’yi çok sarsar. Nereye gittiyse hep ustasını ve onun yaptığı iyilikleri anlatır. Komşular durumuna bakarlar ve “Veli” derler. “ Tebdil-i mekanda fayda vardır. Buralardan biraz uzaklaşsan iyi olur. İstersen Hacıbektaş’a kadar git. Hem efendimizin hayır duasını alırsın hem de rahatlarsın biraz”. Tokat- Çorum üzerinden Hacıbektaş’a gider.
Orada derdini ve gamını unutmayı düşlerken Hamdullah Çelebi’yi yaslı bulur. Hamdullah Efendi’ nin oğlu vefat etmiştir. Çelebi’ nin ağzını bıçak açmamakta ve çevresi ile yas tutmaktadır. Merhem umduğu tabib kendisinden daha dertlidir. O karşılaşma anında şu deyişi söyler:

Derde tabi oldum tabibi buldum
Buldum ki tabibin derdi benden çok
Her derdin dermanı ondadır bildim
Ne hikmet ki onun derdi binden çok

Dertli olan düşünmesin boşuna
Kul olanın neler gelir başına
Taaccüb eyledim Hakk’ın işine
Her derdi kendine reva görmüş Hak

Deme ki günahım çok neydi suçum?
Derdiniz çok ise dertliye açın
Ehl-i beyt’e gam yolda olduğuyçün
Âşık isen dertli sinen oda yak

Hak böyle buyurdu bina kurunca
Ağlayıp gülmeye aşka erince
Tabibler sana yardımcı işin zor ise
Besbelli ki bu âlemde dertsiz yok

VELİ’m eydür işin ah ü zar ise
Hak sana yardımcı işin zor ise
Eğer bu kelamda hilaf var ise
Kerbela’ da İmam Hüseyin’ e bak

Bu deyişi dinleyen Hamdullah Efendi: “Âşık”,dedi “Sen benim yarama tuz biber ektin”
Veli: “Efendimiz, Hüseyin o kadar acıya dayandı da, sen bir evlat acısına dayanamıyor musun?”
Çelebi parmağını dudaklarına dayayıp: “Sus, artık sus… Sen beni aşikare ele verdin…”

Sustular ve bir daha bu konu açılmadı. Veli orada epeyce kaldı. Hamdullah Efendi’ yi çok sevdi. Ona olan sevgi ve saygısı her geçen gün daha da arttı.

(KAYNAK: A. Celalettin ULUSOY, Pir Dergâhından Nefesler- Genişletilmiş İkinci Baskı,[Hüseyin Hürrem ULUSOY] 2014 ,sf. 216)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir