Kul Fakır (Ali)

Sultanım elinde derdim çaresi
Ezelden yanarım narına dilber

Kul Fakır Ali Ağa olarak anılan Kul Fakır, Amasya’nın Merzifon ilçesine bağlı Kıreymir Köyünde 1873 de doğdu.1938 yılında Hakka yürüdü.Türbesi Merzifon’da evinin bahçesindedir. Asıl adı Ali’dir. Gönlüne aşkın,muhabbetin ateşleri doldu.Okur yazar değildi. Hacı Bektaş dergahına özellikle o sıralar Pir postunda oturan Ahmet Cemalettin Çelebi’ye büyük bir saygıyla,hayranlıkla bağlandı.Deyişleri yöresel aşıklar tarafından cemlerde söylenmektedir. Deyişleri A.İhsan Aktaş ve Sabri Yücel tarafından derlendi.”
Kul Fakır bir gün komşu köylerden Diphacıya gider. Akşam muhabbet sofrası kurulur. Aşıklık yapan Kul Fakır’a Haydar Hoca adındaki bir zat, Sefil Ali aşkına bir dolu verir. Kul Fakır kadehi alır, ocağın küllerine döker. Haydar Hoca bu sefer başka bir ermiş kişinin ismini anarak tekrar bir dolu daha verir. Kul Fakır yine aynısını yapar ve kadehi ocağın küllerine döker. Haydar Hoca üçüncü doluyu verirken “bu da Mustafa Kemâl’in aşkına olsun” der. Kul Fakır doluyu alır ve “ey erenler, o büyük zat aşkına zehir olsa içerim, ah mümkün olsa da ömrümüzden beşer onar yıl o cana verebilsek” diyerek kadehine niyaz edip demini içer.

AŞIKLIĞI
Âşıklığı ise, Kul Hüseyin tarafından uyarılması ile başlar.
Kul Fakır pehlivandır, güreşlere katılır. Düğünlerde, törenlerde güreş olurdu eskiden. Bir gün bir yerde davet olur; Kul Fakır’ı götürürler güreş için; pehlivanlığa çıkar. Gümüşhacıköy’e bağlı Keçiköy var, Keçiköy’ de yetişmiş bir evliya vardır Kul Hüseyin diye… Kul Hüseyin der ki, “ Gerçek pehlivan nefsini yenendir, nefsiyle güreşendir.” O zaman Kul Fakır nefsiyle güreşmeye başlar, nefsini yener. “Saddaksın pirim” der ve uyanır. O zaman güreşi bırakır, nefsiyle güreşmeye başlar. Ama zaten Kul Fakır’ın soyunda var, nefsinde var, bu yolun yolcusu o. Kul Hüseyin’ den de o kelimeyi kaptıktan sonra tamamen kendini yetiştiriyor.
KAYNAK : Vardan Yoğa İki Irmak Arasında Aleviliğin İzleri, Nurbanu Karataş- Evrim Can İflazoğlu,Ocak 2015, Çorum HBVAKV

1
“Dostun gül cemali cennettir bana” isimli nefes, sehven yapılan bir hata sonucu Âşık Kul Fakır Ali’ ye ait sayfada yayınlanmıştır. Hüseyin Bayrak canın bilgilendirmesi üzerine nefes kaldırılmıştır.

2
Seyrimde gezerken üç dilber gördüm
Biri aydır,biri ol güne benzer
Aşkın dolusunu sundu elime
Biri allar giymiş ahtere benzer

Üçler olup beşten haber alınca
Üç sünneti,yedi farzı kılınca
Sağıma soluma haber verince
Sağdaki sevdiğim Sultana benzer

Mümin olan arı gibi iniler
Bin çiçekten alır balı bir eyler
Güzeli görenler aynayı n’eyler
İçi ahret dışı dünyaya benzer

Aklımı başımdan aldı bakışı
Yaktı şu sinemi aşkın ataşı
Ölmeden evveli ölse bi kişi
Kur’an da okunan imlaya benzer

KUL FAKIR’im ezel ağladım, gülmem
Okumuşum aktan,karayı bilmem
Bin derman verseler bu derdi vermem
Her dem kalp evinde durana benzer

3
Aşkın cemalin çıkmaz serimden
Pare pare etseler ayrılmam senden
Ayırma sevdiğim bizi bu demden
Canım kurban olsun yoluna dilber

Ya nice sevmeyim böyle dilberi
Sıdk ile severim sevdiğim yari
Ay ile gün gibi hüsnü cemali
Ezelden hayranım nuruna dilber

Kaşların bismillah levhi kudret
Gözlerin velleyli nuru hidayet
Elheme esmasın vücudun ayet
Cihanda erilmez sırrına dilber

Dost bakışlı aslan pençeli
Yaralı kalbime vurdun hançeri
İlikten kemikten kandan içeri
Bari ihsan eyle kuluna dilber

KULFAKIR’ım sızlar yürek yaresi
Dostun dosta kavuşmanın sırası
Sultanım elinde derdim çaresi
Ezelden yanarım narına dilber

4
Gönül arzuladı düştük yollara
Sürdüğümüz Balım Sultan yoludur
Düşürdün sultanım bizi dillere
Durduğumuz Ali Mansur darıdır

Darına dururuz cem-i alada
Göster didarını bize seyramda
Sultan Cemal derler aslı pek-zade
Cemalin görmek de gözün karıdır

Şükür kavuşturdu Pir Balım Sultan
Gezindi bendimi ol Şah-ı Merdan
Kusurum çok imiş, yakamda noksan
Sıtkınan sevenin sadık yaridir

Dertliyim derdime dermana geldim
Ali’m veliyullah fermana geldim
Cömertsin sultanım ihsana geldim
Güzel nutkun kalp evini arıtır

Kul fakır’ım serim kurban yoluna
Sultan olan bakar kulun halına
Lahmike cismike indi şanına
Ruh be ruhumuzu veren velidir

5
Gel gönül gidelim dost illerine
Aşkınan gidende yol incinir mi
Sultanı bilirse kulun halini
Mushafın yazmaya el incinir mi

Mushafın Kübradır vucüd-ı insan
Allamet Esma’yı .uyurdu süphan
İlm-i müsemmayı zikreder lisan
Hal ile söyleyen dil incinir mi

Dilde ikrar gerek tekrar olmasın
Güllerimiz has bahçede solmasın
Kelp-i rakip andelibi görmesin
Bülbülün sesinden gül incinir mi

Güllük gülistanlık dostun cemali
Aslı pak olanlar bulur kemali
Su balığı sakın öldürmen anı
Balık oynayınca göl incinir mi

Kul Fakır’ım marifet burasında
Kulluk hatmolunda ba’yı isminde
Yüz on dört surede mevcut Yasinde
Hakikate eren hal incinir mi

6
Dertli gönlümü deftere
Yazım neyleyim neyleyim
Ben söyledim yar tutmadı
Sözüm neyleyim neyleyim

O yar merhamet etmiyor
Sevdası serden gitmiyor
Kırık kollarım tutmuyor
Dizim neyleyim neyleyim

Kul Fakır’ım dost yoluna
Dost düşman çıktı seyrine
Mezarımı dost köyüne
Kazım neyleyim neyleyim

7
Yüz yirmi dört bin nebinin sesi
Sesini duyanlar çeker yası
İsmi Azam ol Ali’nin duası
Okuyanlar mahrum kalmaz inşallah

Nice nebi veli göçtü bu handan
Sevenleri biz de serveriz candan
Alış veriş etmek biz her dükkandan
Erenler verdiğin almaz inşallah

Erenlerin kavli birdir iki olmaz
İkilikte kalan menzile eremez
Nara atsalar şu canım yanmaz
Ali’yi sevenler ölmez inşallah

“Muti kable ente mute” ermişiz
Ölmeden evvelin bir kez ölmüşüz
Biz bu hana üç beş defa gelmişiz
Baki ıkrar fani olmaz inşallah

Elüstü bezminde bir ıkrar verdik
Gahi akıllandık gâhi deli olduk
Sultan Veyis ile Yemen’den geldik
Sırrımıza kimse ermez inşallah

Aşığın çektiği aşk belasıdır
Hitabından gelen Hak nidasıdır
Kendini bilmeyen Hakk’a asıdır
Böyle güruhlara salmaz inşallah

KUL FAKIR’ım başa gelen ne haldır
Hakkında ferman var işin de zordur
Balım Sultan düşmüşleri sen kaldır
Bize bühtan eden onmaz inşallah

8
Şaha doğru giden kervan
Çok ağlattın güldür beni
Düşmüşem elden ayaktan
Tut elimden kaldır beni

Tut elimden ferman eyle
Gel bu derde derman eyle
Götür yare kurban eyle
Öldür derse öldür beni

Arıydım baldan ayrıldım
Ne şirin dilden ayrıldım
Bülbüldüm gülden ayrıldım
Gülistana kondur beni

Tut elimden düşmeyeyim
Doğru yoldan şaşmayayım
Derdim çoktur deşmeyeyim
Böyle şaha bildir beni

Yandı KULFAKIR’ ın bağrı
Derde tay olmuyor ağrı
Çek katarı şaha doğru
Eli süre indir beni

9
Her neyi ararsan vardır bu demde
Velâgat keremna ben-i ademde
Uzaktan arama, fark et sen sende
Bir pınardan bin deryayı süzen var

Cümlenin mabutu Hak sende hazır
Vezirlikten geçip olursun nazır
Her nereye baksan görünen hızır
Yer nazarda dü cihanı gezen var

Cümle aradığın vardır ademde
Arayıp bulanlar demezler bende
Görenlerde der ki, ne olur şunda
Dört Kitap’ı derceyleyip yazan var

Okuyup ilmine âmil olanlar
Seni fark etmez mi kendin görenler
Mümin müslim böyle mi olur erenler
Günde yüzbin, tarikinden azan var

Gerçek olan belli olur işinden
Dost dosta varamaz gönül kışından
Halım yaman oldu adu taşından
Ebu Cehil gibi kuyu kazan var

Erenler sevmezler yoldan azanı
Bu ceme almazlar ıkrar bozanı
Gerçek erler fark etmez mi düzeni
Sen demeden diyeceğini sezen var

KUL FAKIR’ ım taş atan kendine atar
Herkesin attığı kendini tutar
Sabreden kulların didara yeter
Kırklar meclisinde engür ezen var

10
Ceddi Piri Baba bir bab sultanım
Gönüller evinde aziz mihmanım
Fatiha suresi, ümm-ül Kuranım
Yüzüm dergahına sürmeye geldim

Girdim dergahına yeşil serili
Körler görebilmez perde gerili
Baytullah’ta gören var mı Halil’i
Onun ananesin sormaya geldim

Kalbi Beytullah’tır türbe-i celil
Piri Baba Sultan önümde delil
Sırrı Balım Sultan, Pir Bektaş Velim
Gönülde makamım görmeye geldim

Nerede çağırsam hazır yanımda
Söyleyen ben değil, Hızır yanımda
Muhammed Ali nin vezir yanında
Sahavet hüccetin almaya geldim

Muhabbet Muhammed Ali değil mi
Nasipler verici Veli değil mi
Cümle evliyadan ulu değil mi
Dar-ı Çeç’ de namaz kılmaya geldim

Müminin kıblesi dostun didârı
Muhabbet aşığı neylesin varı
Dilde zikrederim On İki İmamı
Ölmeden evveli ölmeye geldim

Sene bin üç yüz kırk birde geldi
Allah Muhammed’e Cebrail saldı
Cebrail Ali’yi Kandil ‘de buldu
Kubbenin üstüne konmaya geldim

Kubbe muallakta altı suyudu
Gelen geçti, gene dünya buyudu
Hasan -Hüseyin’ in nesli büyüdü
Zeynel’im zindana girmeye geldim

İmam Bâkır idi çöllerde gezen
İmam Cafer idi Buyruk’u yazan
Ebu Cehil idi kuyular kazan
Musa Kazım serim vermeye geldim

Şah Taki ba-Naki dest-i velayet
Hasan-ül Askeri göster sahavet
Mehdi yol içinde yapar adalet
Girip mağaraya kalmaya geldim

Mağarayı muallağa koydular
Orada bileydi üçler, yediler
İmamlar ismine erkân kurdular
Onun icraatın bilmeye geldim

KUL FAKIR ım yol Muhammed- Alinin
Settar eyle sır Muhammed Alinin
Hilaf katma din Muhammed Alinin
Gulâmım kapında durmaya geldim

11
Atatürk İle İlgili Bir Deyiş:

Kemâl’in var olsun Mustafa Paşa
Irakıplar ölsün hele sen çok yaşa
Ortayı mâl ettin hazır ol başa
Vakit tamam oldu meydan geliyor

Meydanda bell’olur er ile körler
Düzde menzil almaz dikine zorlar
Çoktan geçtiyidi hayır ü şerler
Islahat memuru sultan geliyor

Sultan olan kula bulmaz kusuru
Hicaz’ı Mekke’yi bekle Mısır’ı
Sıdkile tutarsan alun yesiri
İsmail’e Hak’tan kurban geliyor

Kurban olan Ehl-i Beyt yoluna
Kem bakmayın siyasinin haline
“Allah-ü Ekber”i getir diline
Binine yetecek bir can geliyor

Canını verenler cananın bulur
Canını sevenler geriye kalır
Acaba onların hali nic’olur
Zülfikar elinde aslan geliyor

Yedi kral olsun Hak muin ise
Esef çekme yetmiş dahi gelirse
Onların asleri topu var ise
Şükür bize Hak’tan bürhan geliyor

Hani padişahlık nerede kaldı
Zevk ü sefa ile aklını aldı
Yola kem bakanlar belasın buldu
Dünya başlarına zindan geliyor

Tanrı’nın aslanı Hazreti Ali
Ta ezel Kandil’de kurdu bu yolu
Sıdkile tutarsan yetürün eli
Nice bin dertliye derman geliyor

Bâ noktası gönüllerinden çıktı
Ecnebi kızları evini yıktı
Sekiz yüz cariye belini büktü
Sandılar ki hergün bayram geliyor

Bilemedi milletin halini
İtalyan kızına yaktı balonu
Başa geçirmişler elin körünü
Halbuki hakkında ferman geliyor

KUL FAKIR’ım fermanını okudu
Andelibim dost bağında şakıdı
Aklı selim gönül evi pak idi
Mümin müslümana seyran geliyor

12
Her sabah her sabah bülbülün sesi
Bülbül avazını güle getirir
Yiğit olan sırrın kimseye demez
Kötü kalbindekin dile getirir

Yiğit olan eşiğinden bellidir
Yiğit kamil olur yüzü yerdedir
Kurttan doğan yine kurt eniğidir
Akıbet başına bela getirir

Yalınız gidip yoldaş olma yolsuza
Komşu olma rehbersize pirsize
Selam verme namussuza arsıza
Birgün namusuna hile getirir

Erenler de der ki Selman-ı paktır
Kırklar da derler ki cümlesi haktır
Cehennem evinin ateşi yoktur
Herkes ateşini bile getirir

Kul Fakır’ım gezdim gurbet ellerde
Bülbül ötmez gülistansız güllerde
Çok keramet vardır tatlı dillerde
Dağdaki deliyi yola getirir
*Pir Sultan Abdal’ ın da buna benzer bir deyişi bulunmaktadır.

13
Zamane halkının yanına varma
Her cahil âdeme sırrını verme
O seni görmezse send’onu görme
Budur bu âlemde halın makbulu

Hal içinde hallar vardır görürsen
Eğer bu sözümden ibret alırsan
Hak kelâmı fark eyleyip bilirsen
Al-i İmran okur dilin makbulu

Dinimiz Muhammed, dilimiz Kur’an
Aliyyülazim’dir dersimiz veren
Elham suresinden süzülüp gelen
Birlik makamıdır yolun makbulu

Yolu kuran kurdu böyle aslından
Er olanlar belli olur zatından
Körler seçemedi Hakk’ı batıldan
Akrabadan hoştur elin makbulu

El mi olur biri birin bilenler
İkiliği atıp biri bulanlar
Cife-i dünyadan elin alanlar
İkilikten geçer birin makbulu

Birlik makamına sahip olmalı
Sabredip de selameti bulmalı
Kaf u Nun’un haberini almalı
Cennet-i Âlâ’da şarın makbulu

KUL FAKIR’ım bizde geldik o şardan
Getirip götüren ol Şah-ı Merdan
Evveli kulluktur ahiri sultan
Doğup dolunandır nurun makbulu

Kaynak:AŞIK KUL FAKIR- A. İhsan Aktaş- Sabri Yücel- 1991, İstanbul)

Kul Fakır (Ali)” için 4 yorum

  • Kasım 23, 2020 tarihinde, saat 8:25 pm
    Permalink

    Site yöneticisi admine şaşkınlık ve üzüntüyle bildirmek isterim:
    “Dostun Gül Cemali Cennettir Bana” kelamının sözleri 1882 de vefat ettmiş olan Amasyalı Kul Fakır’a ait değil! Amasyalı Kul Fakır’a ait hiçbir elyazması veya Ali İhsan Aktaş ve Sabri Yücel tarafında 1991 yılında piyasaya çıkarılan Amasyalı Kul Fakır’ın Hayatı Şiirleri (Divanı) kitabında da yoktur ve OLAMAZ! Bu kelamı İLK DEFA babam Hacı Bayrak 2004 yılında Güvercin Müzik Yapım Şti.nden çıkan “Esrar-ı Hak, Hacı Bayrak” albümünde okudu… Piyasadaki tüm icra ve internet sitelerindeki kayıtlar da bu tarihten sonradır! Bu albümümüzden alınmadır…
    Üstelik bu kelamın tamamı, -kanuni vâris ve tereke temsilcisi olarak- bende mevcut olup 3 kıta da değil!… Ayrıca sizin sitenize aldığınız sözlerinde eserdeki temayı bozan kelime ve harf hataları da var!
    Bu kelam, 19 Nisan 1996 yılında Ankara’daki evimizde güzel bir muhabbetin ardından yazıldı ve resmi tescilli olup, Kul FAKİRÎ’YE aittir…
    Zaten dikkat edilirse âşıkların isimleri de aynı değil! Biri “FAKIR” diğeri “FAKİRΔ Üstelik bu kelamda işlenen tema, Amasyalı Âşık Kul Fakır’ın felsefesine aykırıdır…
    Âşıklarımızın hakkını haklısına yadetme sorumluluğuyla, bu kelamı sitenizden kaldırmanızı istirham ediyorum…
    Muhabbetle.
    (Hüseyin Bayrak)

    Yanıtla
    • Aralık 11, 2020 tarihinde, saat 6:04 pm
      Permalink

      Değerli Hüseyin Can,
      Geri bildiriminiz için çok teşekkür ederiz. Bu konu bizim de merak ettiğimiz bir konuydu, hala araştırmalara devam ediyoruz. Verdiğiniz bilgiler neticesinde nefesi web sitemizden kaldırıp bir de not hazırladık. Destekleriniz için teşekkür ederiz.
      Aşk-ı Muhabbetlerimizle,
      https://www.deyisler-nefesler.com

      Yanıtla
  • Kasım 23, 2020 tarihinde, saat 9:37 pm
    Permalink

    Bir önceki iletimde Amasya’lı Kul Fakır’ın vefat tarihi sehven 1882 yazılmıştı,
    1938 olacaktı!

    Yanıtla
    • Mayıs 22, 2021 tarihinde, saat 4:38 pm
      Permalink

      Ceddi Piri baba birzat sultanım deyişinde bir dörtlük eksik
      Sahavet hücrenin almaya geldim den sonra
      Sahaveti sadakata verdiler
      Er olanı yakınında gördüler
      Muhabbeti tan ediyor adiler
      Onun haberini vermeye geldim

      Muhabbet Muhammet Ali değilmi
      Diye devam eder affınıza sığınarak bu eksikliği belirtmek istedim selamlar

      Yanıtla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir