Fedayi (Amasyalı)

FEDAİ’yem Aleviyem Pirim Bektaşi Veli
Kanda baksam görür gözüm Balım Sultan Kızıl Deli
Muradın-maksudum sensin Terrahum kıl yâ Ali
Binbir ismin müsemmâsı Ayn-i Zatullah Ali

Abdullah Çelebi, Amasya’lı Fedayi Baba Divanı

FEDAYI BABA’NIN HAYATI
Fedâyî Baba, Amasya’nın merkez köylerinden Yassıçal (E- bemü) da dünyaya gelmiştir. Babası Konaş oğlu İsmail, Anası Zehna bacı’dır.
Köy kırsal kesimde olduğu için halk genel olarak fakirdi. Hayvancılık ve çiftçilikle uğraşırlardı. Fakir olmasına rağmen eğitime ve öğretime çok önem verilirdi. Köyde Vilâyetteki medreselere öğrenci hazırlayan ilkokul vardı. Çevre köylerden dahi okuyabilmek için gelirlerdi. Bugün, bu köyde okuma-yazma oranı en yüksek köyler içinde yer almaktadır. Hem Alevi-Bektaşîliğin, hemde Şer’i ilimlerin öğretildiği bu köyde çok iyi yetişmiş Hocalar bulunuyordu. Fedâyî Baba’nın yaşıtı Molla Mehmet Efendi, iyi bir Şeriat A’limi idi. Fedâyî Baba’nın asıl adı Konaş oğlu Hüseyin’dir. Bu ad ona Horasan erlerinden Taşova’ya bağlı Uluköy’de yatan Seyid Bali Ergonaş evlâdı olması nedeni ile Konaş kelimesinden kalmıştır.
Son çıkan Soyadı kanunu gereğince Gümüş soyadını almıştır. Ailenin tek oğlu olması nedeniyle, babası Konaş oğlu İsmail efendi, onun okumasına çok önem vermiştir. Yaşlı olan babası, çiftçilikle uğraşarak onu okutmak için varını yoğunu seferber etmiştir. Oğlunun iyi bir medrese hocası olmasını arzu ediyordu. Ne varki, Hüseyin, evde durmaz, geceleri türbelerde yatarmış. Bu durumu da babasını çok üzermiş. Fakat İsmail efendi yılmamış ve nihayet, medreseye gitmeye razı etmiş. Küçük Hüseyin artık arkadaşları ile beraber medreseye gider-gelir olmuş. Bu medrese, halen Amasya’da Kunç Köprü başında bulunan ve Türkiye’ de bir benzeri olmayan Sekizgen olarak yapılmış Kapıağa Medresesidir.
Öğreniminizin ikinci senesinde bir gün hoca ders esnasında Hazreti Muaviye, Hazreti Peygamberin Sır Kâtibi İdi Ona Çok İtimat Ederdi diyerek nerde ise Muaviye’yi Hz.Peygamberin Ehlibeyt in den yapmış. Buna dayanamayan küçük Hüseyin, “Senin Muaviye’nede, Sanada Lanet Olsun” diyerek, medreseyi terk etmiş. Bu olaydan sonra kendini tama¬men Tasavvuf ilmine vakıf hocalara teslim etmiş ve bu yolda yetişmiştir. 85. yıllık ömrü, okumak-yazmak ve Seyahat yapmakla geçmiştir. Babasının vefatından sonra çiftçilikle uğraşmış. Kış aylarında köy-kasaba gezmiştir.

DEYİŞLERİ
1)
Hak seni kullara yardımcı kıldı
Yetiş imdadıma Hızır elâman
Sana çağıranlar muradın aldı
Yetiş imdadıma Hızır elâman

Yolumuz uğradı bir dağ başına
Göz hat çekmez toprağına taşına
Tutulduk Şubat’ın boran kışına
Yetiş imdadıma Hızır elâman

Eser tipi semumi yer-gök iniler
Gözüm görmez kulaklarım çınılar
Dizim tutmaz yarelerim yeniler
Yetiş imdadıma Hızır elâman

Seni bu dünyanın bekçisi derler
Senin nazargâhın yedi kat yerler
Mahrum kalmaz sana çağıran kullar
Yetiş imdadıma Hızır elâman

Yarabbi sana mâlum hâlimiz
Kar kapadı menzilimiz yolumuz
Kurda kuşa nasib etme ölümüz
Yetiş imdadıma Hızır elâman

Yaratanın binbir adı hakkı için
Şah-ı Merdan ondört evlâdı hakkı için
Hüseyin-i Kerbela feryad hakkı için
Yetiş imdadıma Hızır elâman

Gel kerem kıl göster sen bize yolu
Aşalım gidelim şu yüce beli
Ulaştır vatanına FEDAYİ kulu
Yetiş imdadıma Hızır eleman

2)
Yeri göğü her eşyayı aradım
Tamamı noksanı özümde buldum
Her mâdeni miheng ile sınadım
Dür ile mercanı özümde buldum

Yedi iklim çâr köşeyi hep gezdim
Ak’ından okudum karasın yazdım
Allemel-esmâ’nın manasın süzdüm
Tefsir’i Kur’an-ı özümde buldum

Elif-Lâm yüzdört kitap anası
Cihana sığmaz Bismillâh’ın manası
Muhammed Mustafa dinin çırası
Ol Fahr-i Cihanı özümde buldum

Yer-gök, Ay-gün seyyar Adem hattince
Cin Vahşi tayyar Adem hattince
Mağrib-Maşrık tayyar adem hattince
Ceyhunu ummanı özümde buldum

Bu haktan husule gelen nebatat
Fâ’il mef’ul eş-câr her ne var icad
Kul Bende-i azâd cümle mahlukât
Hükmeden sultanı özümde buldum

Tecellâ eyledi Nûr-i Zülcelal
Hub-bu Haydar kalbim eyledi seyyar
Aynel yakiyn zuhur eder her mahal
Taktiri yezdanı özümde buldum

3)
Gel ey kardeş hacı olmak dilersen
Hakikatte kâbe veçhi Ademdir
Küllü masivayı kalpten silersen
Hakikatte Kâbe veçhi Ademdir

Fesemme veçhullah buyurdu Halik
Bu ayet manasın bilmez halâyık
Bilir bu rümuzu Ehl-i Maşayih
Hakikatte Kâbe veçhi Ademdir

Nedir Beytullahta ihram giyinmek
Eğnindeki esvapların soyunmak
Maksat küllü günahlardan arınmak
Hakikatte Kâbe veçhi Ademdir

Beyti Tavaf edip Zemzemden içmek
Beytül A’lemiynden Sür’atle geçmek
Manayı hattı üstüva ilmini seçmek
Hakikatte Kâbe veçhi Ademdir

Çıkıp Arafata münacaat kılmak
Kurban zecreyleyip Mina’ya gelmek
Şeytanı taşlamak cehaleti yenmek
Hakikatte Kâbe veçhi Ademdir

Fakihler mescidde Namaz kıldırır
Cemaati sırf kendüne uydurur
Ahirinde halka yüzün döndürür
Hakikatte Kâbe veçhi Ademdir

Ey FEDAYİ sen bir mürşid bulursun
Kâbe’nin sırrını anlar bilirsin
Meramın ol ise Hacı olursun
Hakikatte Kâbe veçhi Ademdir!

4)
İlmi câvidandan haber almayan
Alim olsa ilmin kündün bilemez
Arayıp bir mûrşid ustad bulmayan
İdrak edip kimse kendin bilemez

İlim deryasına dalıp boylasa
Bin kitap okusa manasın verse
Arabi-Fârisi lügat söylese
Bu ledün ilminin fendin bilemez

FEDAYİ cihanda cânan bulmayan
Vücudunun mahiyyetin bilmeyen
Hattı üstüva sırrına ağâh olmayan
İkrar-ı peymanın andın bilemez

5)
Bu Ledün İlmini ârifier bilir
Okur amma anlayamaz nicesi
Kaçan kim bir kimse ustazı bulur
Bil üstazdır ilm-i kayp hocası

Evvelâ Eliften başlar okutur
Cim’i Lam’dan dersin verir şakıtır
Hattı üstüvada yedi ayet bakıdır
Yirmisekiz harftir anın hecesi

Çar anasın bist-i Heşt’de oldu zarp
Buna derler fatiha Ümmül kitap
Zahir ba’tın bundan çıkar her hesap
Mecmâ’yı A’lemin ruh derecesi

Bu ilmin mahzeni Şah-ı Velayet
Yüzondört surenin aslı tamamet
Altıbin altıyüz altmış altı ayet
Ahmed’e bahş olundu Mi’raç gecesi

Ey FEDAYİ Adem fazlı nicedir
Kelamullah hattı üstüva hecedir
Yaratılmış cümlesinden yücedir
Mânada müşteki yiğit kocası

6)
Söylenir dillerde bir A’licenab
Dâr içinde misli olup bir hentâ
Vasfını yazarsan olur Bin kitap
Okunur Kur’anda Ali’y-yül Ala

Desti kudretinde arz-ı semavat
Kemâli mübeyni A’yet beyyinat
Emrine musahhar bunca mahlukat
Kur’anda şânına endi Hel-Etâ

Cemâli şevkinin güneş zerresi
Vucudu serteser Nûr pervanesi
Kuvveti mâ’nada Turnada sesi
Gelmedi cihana böyle Lâ Feta

Dört kapı kırk makam Ayn-ı erkânı
Şeriat-Tarikat Şer’in beyanı
Marifet-Hakikat sırrı irfanı
Kudreti ilâhı Şah-ı Evliya

FEDAYİ gulâm-ı meddahı Haydar
Dilinde evrad-ı ezkâr-ı herbar
Zillüllâh-ı A’lem Vâhid-ül Cebbar
Bin bir ismin biri Incil’de İlyâ

7)
Vücudun evini seyran eyledim
Gördüm ki kafeste bir bülbül öter
Üçyüzaltmış altı daireden geldim
Yanıyor ateşim külhanım tüter

Gördüm bir değirmen dönüyor çarkı
Kırk yerde tartarlar verirler narkı
Herkesin dilinden çektiği korku
Düşerse hürmetten zindanda yatar

Gördüm bir ejderha yedidir başı
Kendi sahtekârdır hiledir işi
Kul olsa peşine düşse bir kişi
Götürürde onu bir yerde yutar

Ey FEDAYİ budur sözün doğrusu
Yağmalar dükkanı imân uğrusu
Yok ise dükkanda Aslan yavrusu
Yoktur ticareti her dem pul satar

8)
Tabib el çek yarelerim saraman
Dermansız bir derttir aşkın yaresi
Sen bu derdin ilacını bilemen
Söyünmez od durur aşkın küresi

Üç harf beş noktadır bu aşk denilen
Yedi iklim çâr köşede duyulan
İndallahta makbul kurban sayılan
İmam Hüseyin’dir ciğer paresi

Kerbelâ’nın şühedası yetmiş üç
Hiçbiri eylemedi Hâlikine suç
Mü’mine farz oldu Muharrem oruç
Sabreder su içmez Mü’min kanası

Bu dert bize Kerbelâ’dan mirastır
Gam ve elem Ehlüilah’a hevestir
Zeyneb’e toy düğün matemi yastır
Kan Ne boyandı Kasım kınası

Ey FEDAYİ aklın başa derersen
Yedi İklim çâr köşeyi ararsan
Adavetin temelini sorarsan
Sebeb Muaviye’dir Lânet Olası

9)
Bir derdimi bin dermana değişmem
Çünkü ol derdimin derman içinde
Yarem açıp Eflâtun’a danışmam
Yareme em veren lokman içimde

Tabibe ne minnet Habib var iken
Nutku Kâm’urunca şifa verirken
Bi hicab miratı hakkı görürken
Esrarı var ehli bürhan içinde

Gel tabib Habibi hakka varalım
El bağlayıp divanına duralım
Cism-i cân derdine derman soralım
Habib tarif etti irfan içinde

Mârifet bağının meyvesin devşür
Akıl ile matun et fikre karıştır
Aşkın küresinde halledip pişir
Bu cismi cân eder cânan içinde

FEDAYİ derdine derman aradı
Ne Eflâtun buldu ne Lokman sordu
Derdim Şah Hüseyin Kerbelâ derdi
Şehit olmuş yatar al kan içinde

10)
Mahi Muharremde Mü’min olanlar
Ah Hüseyin deyu zâr eder ağlar
Yasın çekip Bahri ummanına dalanlar
Ah Hüseyin deyu zâr eder ağlar

Aşığı şeydalar figana başlar
Zâr eder iniler dağ ile taşlar
Deryada balıklar havada kuşlar
Ah Hüseyin deyu zâr eder ağlar

Yedi iklim kevn-ü mekân çâr köşe
Cümle alem taaccübdür bu işe
Deryalar mevç urup gelir huruşa
Ah Hüseyin deyu zâr eder ağlar

Cennette huriler donun soyunur
Matem aylarında kara giyinir
Arş’ta Melek feryad edip çağrışur
Ah Hüseyin deyu zâr eder ağlar

FEDAYİ’nin başı Hünkâra bağlı
Kerbelâ ateşinden ciğeri dağlı
Muhammed torunu Ali’nin oğlu
Ah Hüseyin deyu zâr eder ağlar

11)
Biz Muhibbi Hanedanı Haydar-’ Kerrar’danız
Sâfi sâdık ümmeti has Ahmed-i Muhtar’danız

Rehnümamız işareti Hüccetimiz Kur’an-dır
Küntü kenz’ in sırrını keşf eyleyen esrardanız

Severiz cânı gönülden biz Ali’nin A’lini
Zümrei Ehli nâciyen sahibi ikrardanız

Düşman-ı A’li Abâya teberra eyleriz herdem
Hak aşkına Kerbelâda ser veren serverdeniz

Turabi’yiz, Rafaziyiz cümle alemden ednayız
Velâkin And-ı Mevlâda Gufran-ı Gaffar’danız

Gece gündüzde zikrimiz aklımız hemde fikrimiz
Fiyi Kurbâ’nın Kurbanıyız ismi bâ Ekber’deniz

Sorsalar kim FEDAYİ sen Mezheb’i kandesin
Has sülâle Resulullah, İmam Ca’ferdeniz

12)
HZ.ALİ KERREMALLAHU VEÇH-E HAZRETLERİNİN METHİYE

Eliftir evvela a’lemi yoktan vâr eden
B-Berati Minallah bâ’yi Bismiliâh Ali
T-Taalâllah kudretin Ademde izhar eden
S-Senâda zikrederiz Sümme Veçhullah Ali

Cim-Cemâlin sahvesinden açıldı dörtyüz kitap
Hâ-Hayyül hakimin’dir ister bizden yevmel hesap
Hı-Hayıra yaz kalemin gösterme Yarabbi azâb
Dal-Delil ola vasfına ye’de Yed’ullah Ali

Zel-Ziyade severiz kamudan Ali evlâdı
Rı- Rehber oldu gösterdi bize ezel ustazı
Ze- Ziyaret ederek oldum Pirimin irşâdı
Sin-Saadet sultanimdir hem Esedullah Ali

Şın-Şehadet ederiz Mustafa’nın Dinine
Sad -Selâvat getiririz Sâllû alâ şanına
Dat-Dalâlette koyma bizi Tı-taharet ihsanına
Zı-Zâmirimden geçer herdem Zilli-Zıllûllah Ali

Ayın-Ayıbımı yüzüme vurma Settar’ül uyub
Gayn-Gayret eyleyüp eylemez meni mağlub
Fe-Fena fillâh fahrevinde mihmanız tahtel-gulub
Kâf- Kadimi Kur’anımdır Kat kefâ billâh Ali

Kâf- Kelimi nutku haktan getirdi vahyi Cebrail
Lâm – Lemyelid valem yûled oku ihlâsı ey sâil
Mim-Muhammed Mustafa’nın emrine olduk kâil
Nun-Nasr-un minallahi sahibi Seyfullah Ali

Vav-Vefâyet mülkünde oldur kâdim Padişah
He-Hidayet rahında Müminler püştü penah
Lâ’melif -Lâ deme hergiz şeytan gibi olma gümrah
Ye-Yemutû mutlak Hayyü Küntü Kenzullah Ali

Haşan-Hüseyin bendesiyim Zeynel Aba Çâkeri
Ba’kır, Ca’fer gulamiyem Kazım-Musa Rıza kemteri
Tâki-Nâki Şah Askeri olan Mehdi’nin kanberi
Bunların Ceddi bakası vasiyyi Resulullah Ali

FEDAİ’yem Aleviyem Pirim Bektaşi Veli
Kanda baksam görür gözüm Balım Sultan Kızıl Deli
Muradın-maksudum sensin Terrahum kıl yâ Ali
Binbir ismin müsemmâsı Ayn-i Zatullah Ali

ATATÜRK İÇİN VE CİHAN HARBİ NE AMASYA’YA YAZILANLARDAN ÖRNEKLER
13)
Kâinata nizam veren kutup sultanı sen oldun
Gayıp ricâl mahiyetinde sayebanı sen oldun

Yardımcılar zuhur olup bir mahalle cem oldular
Cümlesi rey verdi sana, mehribanı sen oldun

Peyik hazreti bağladı nusret kılıcın beline
Adüyû düşmanların sahib kıranı sen oldun

Mustafa Fazl-ı Kemâl’in ömrüne ermesin zevâl
Bir günün bin olsun cihanın canı sen oldun

Bu halk zulmette kalmış iken çakırdın aydınlığa
Dünyanın şem’i çırağı mahi tabanı sen oldun

Eski dünya revnak tuttu yeniden buldu hayat
Cumhuriyet devrinin semavati sen oldun

Kâfire şecaat gösterip bir hamlede kahreyledin
İslâm mü’min kardeşlerin ümid inanı sen oldun

Gazilik kazandın âlemde ismin oldu nâmıdâr
Rûyi zemin halifesi kâşifi bürhanı sen oldun

Vezirlerin Gâzi İsmet, Dilâver Fevzi Paşa
Bunların sırrı mahremi yarı ihvanı sen oldun

Meclisi mebusanın adâlettir kararı
Cümle nasın aklı fikri nutku lisanı sen oldu

İmar edüp her diyara tren hattın yürüttün
Her uzaklar yakın ıklım sayebanı sen oldun

Senin bu eserini çarkı devran unutmaz
Her maddenin aslı yâni göfer kânı sen oldun

Aşık FEDAYİ beyit eder zamanın önderine
Bu asrın hükümdarı sahip zamanı sen oldun

14)
Veçh-in harfi ümmül- kitap
Arif okur eyler hesap
Dü Çeşmim Hasan-Hüseyin
Lebin Zeynal-Bakır hübab

İki Enfin Cafer Kâzım
Kaşın Rıza, Tâki Mihrab

Kaşların Nâki-Askeri
Alnın Mehti’yi âfitab

Fedayi budur Ümmül-Kur’an
Allah’u A’lem Bis-Sevap.

15)
Biz İslâm-ız dini ba’tıl olanlardan değiliz
Küfrü dalâlet bahrine dalanlardan değiliz

Vahidül gâffar sığınmışız sıtk ile
Özümüzü Hak’tan ayrı bilenlerden değiliz

Alemi serçe miktarı kendiyi Anka gözeten
Gururuna mağlup dan Yunanlılardan değiliz

Aslımız Türk, neslimiz Türk, Türk milleti derler bize
Birimiz bin kâfirden dönenlerden değiliz

Sinemiz siper edip adûya karşı durmuşuz
Şüphesiz Gâziyiz mürdar olanlardan değiliz

Bütün dünya düşman olsa zerre yoktur havfimiz
Cenk taarruzundan geri kalanlardan değiliz

Der FEDAYİ çalışırız aduların fethine
Nefis peşinde ber hava gezenlerden değiliz

16)
ATATÜRK’ÜN ÖLÜMÜ ÜZERİNE ÇOK KEDERLENMİŞ VE ŞU AŞAĞIDAKİ KELAMI YAZMIŞTIR

Yerden göğe hayıf oldu
Eyvah göçtü Türk atası
Millet-İslâm yetim kaldı
Eyvah göçtü Türk atası

Her diyara nâme yazdırdı
Tiren-Teyyare düzdürdü
Kurdu koyunla gezdirdi
Eyvah göçtü Türk atası

Cenk bayrağın dikerdi
Yeryüzüne kan dökerdi
Düşmanlar korkusun çekerdi
Eyvah göçtü Türk atası

Böyle aslana felek kıydı
Fevt haberin âlem duydu
Vatan halkı yasa girdi
Eyvah göçtü Türk atası

Arşın horazları öttü
Arkasından ecel yetti
Dünyadan ahrete gitti
Eyvah göçtü Türk atası

Ah idelim ağlayalım
Cümlemiz kara bağlayalım
Bu dünyayı neyleyelim
Eyvah göçtü Türk atası

Düşman için gam yemezdi
Bin kâfire bir demezdi
Öcün alırdı koymazdı
Eyvah göçtü Türk atası

Devlet kuşu herdem uçmaz
Ahmak hamı-hası seçmez
Böyle şahpaz ele geçmez
Eyvah göçtü Türk atası

Asırında eyilik gördük
Çok zevk ile safa sürdük
Şimdi yas-mateme girdik
Eyvah göçtü Türk atası

Hissiyet eserin söyleyim
Binde birin vasf eyleyim
Mülâkat olmadı neyleyim
Eyvah göçtü Türk atası

Rençberden öşür kaldırdı
Ülke halkını güldürdü
Cihanı adı ile doldurdu
Eyvah göçtü Türk atası

Askerlik iki yıl oldu
Kadınlardan çocuk doğdu
Vatan şenlik ile doldu
Eyvah göçtü Türk atası

Millet yoklama olunur
İçinde dertli bulunur
Bedava ilâç alınır
Eyvah göçtü Türk atası

Hakkı iptal olmaz hâşâ
Gâzi,İsmet, Feyzi paşa
Hükmü geçer dağa taşa
Eyvah göçtü Türk atası

I88l.de dünyâya geldi
Otuzsekizde vefat oldu
Ankarada defn olundu
Eyvah göçtü Türk atası

Muabbirler tavarık kılsın
Dünyada adı anılsın
Durağı cennet alâ olsun
Eyvah göçtü Türk atası

Meclis-mebusan sağ olsun
Cihanda yüzleri ak olsun
Kast edenler belâsın bulsun
Eyvah göçtü Türk atası

Âşık FEDAYİ ahu çak eder
Gece gündüz eyler keder
Söylene ta kıyamete kadar
Eyvah göçtü Türk atası

Kaynak : ÇELEBİ Abdullah, AMASYA’LI FEDAYÎ BABA DİVANI, Can Yayınları, 1991, İSTANBUL

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir