Harabi

Bu ana değin ta kalu beladan
Haberimiz vardır her maceradan
HARABİ’ ye ihsan olmuş Hüda’dan
Okuyoruz işte kitabımız var

Edip Harabi (Ahmet Edip)

1853 yılında İstanbul’da doğdu. Asil adi Ahmet Edip’tir. Harabi sonradan şiirlerinde kullandığı mahlastır. Bazı şiirlerinde adı Edip olarak geçer.
Bahriye Birlik kâtibi olan Harabi ömrünü İstanbul ve Rumeli’de geçirmiştir. 17 yasında Bektaşiliğe giren Harabi dünyadan göçüş yılı olan 1917’ye kadar bu yolun sadık bir bendesi ve yılmaz bir savaşçısı olmuştur.
Tasavvufla tasavvuf üstatlarının eserleri ile yakından ilgilenmiş, hece ve aruzla yazdığı veya irticalen söylediği deyişlerle koca bir divan meydana getirmiştir. Yunus’un sevgi ve birlik duygusuna, Nesimi’nin sertliğine, Kaygusuz’un hiciv ve istihzasına, Pir Sultan’ın cesaretine bu dünyadaki deyişlerde bol bol rastlamak mümkün.
Harabi bütün Bektaşiler gibi yeniden doğuşa ermiş ve hayatına yeni bir yön vermiştir. Bu doğuş 17 yaşında olmuştur:

Berzahtan kurtuldum çıktım aradan
On yedi yasında doğdum anadan
Muhammed Hilmi Dede Babadan
Çok şükür hamdolsun geldim imkâna

Çok genç yasında, Merdiven Köyü Bektaşi tekkesinde M. A. Hilmi Dede Babaya ikrara verip tarikata giren Harabi hayatinin sonuna kadar bu ikrara sadik kalmis, siir ve nefesleri ile Bektasi edebiyatinin en kudretli ustadlarindan biri olmustur.
Bektaşi olmadan önceki halini söyle anlatır:
“Abdestimi alır, taştan duvara karşı bir kalkar bir yatardım. Savmi salatı bırakmazdım. Cennetle huri, gılman sevdası vardı gönülde. Beş vakte beş katardım, çok namaz kılardım, camileri gezerdim. Allah’a vasıl olmak böyle olur sanırdım.”
Yeniden doğuş ona yeni düşünceler yeni inançlar getirir ve ona su mısraları yazdırır:

Allah idi muradım
Gece gündüz onu aradım
Derlerdi hiç bulunmaz
Çünkü o lamekandır

Miraca nail oldum
Bir haylice zamandır
Hariç değildir Allah
Me’vasidir o dergah

DEYİŞLERİ
1
Ey zahit şaraba eyle ihtiram
Müslüman ol terk et bu kılükalı
Ehline helaldir na-ehle haram
Biz içeriz bize yoktur vebali

Sevaba girmek çün içeriz şarap
İçmezsek oluruz duçar-i azap
Senin aklin ermez bu başka hesap
Meyhanede bulduk biz bu kemali

Kandil geceleri kandil oluruz
Kandilin içinde fitil oluruz
Hakki göstermeye delil oluruz
Fakat kör olanlar görmez bu hali

Sen münkirsin sana haramdır bade
Bekle ki içesin öbür dünyada
Bahs açma HARABI bundan ziyade
Çünkü bilmez haram ile helali

2
Enbiya içinde şah kül kamerim
Icrasi ahmed-i muhtara mahsus
Çekip Zülfikar’ı fethi Hayber-i
Cenabı Haydar-ı Kerrar’a mahsus

Ne erler halketti cenabı bari
Kimi şirre bindi gem etti mari
Velakin yürütmek cansız duvarı
Hacı Bektaş Veli Hünkara mahsus

Men arif sırrını idrak eylemek
Mansur’un “enel hak” nutkun söylemek
Mürşid-i kamilin pendin dinlemek
HARABİ vakıf-i esrara mahsus

3
Peder ve valdem oldu bahane
Merecel bahriyani yeltekiyane
Bin ikiyüz altmış dokuzda kane
Eriştim zahiren geldim cihane

Berzahtan kurtuldum çıktım aradan
Onyedi yaşında doğdum anadan
Muhammed ali hilmi dede babadan
Çok şükür hamdolsun geldim imkane

Namım EDİP idi HARABİ oldum
Erenlerin ayak turabi oldum
Hakk’ın bir mukaddes kitabı oldum
Aşkolsun okuyan ehli irfane

4
Herkesin mâtlûbu bir gül olurdun
Bu gülşenden gonca dermiş olaydın
Aynelyakiyn görüp Hakk’ı bulurdun
Bezm-i erenlere ermiş olaydın.

Kendini bileydin Hakk’ı bilirdin
Eğri yoldan doğru yola gelirdin
Bir sofraya konsan belki yenirdin
Böyle çiğ kalmayıp pişmiş olaydın.

HARABİ seninle düştü davaya
Daha âla idi öbür dünyaya
Giriftâr olmazdın derd-ü belâya.
Ey Şâni postunu sermiş olaydın

5
Kimsenin hatasın göremez idin
Kendi noksanını bilmiş olaydın
Her bir söze cevap veremez idin
Benlik davasından geçmiş olaydın

Kulağın olaydı sözüm duyardın
İrfanın olaydı bana uyardın
Ayağın ısırıp kana boyardın
Bir kelbin ağzında on diş olaydın

Ben nerye kaçsam görecek. idin
Defter-i amalim dürecek idin
Bilirim Şani`yi sürecek idin
Dervişan üstüne teftiş olaydın

Gazeller yaparsın lafların çoktur
Lakin o sözlere karnımız toktur
Gerçi hiddetine sözümüz yoktur
Ey HARABİ biraz geniş olaydın

6
Sofi nefret mi verir meclis-i rindane sana
Yoksa siklet mi verir sohbet-i mestane sana.

Mese-i hamr-i Hudadan haberin yok zira
Saki-i bezm-i ezel sunmadı peymane sana.

Cura-i cam-i ilahiden eger içse idin
Bir olurdu o zaman mescid ü meyhane sana.

Sana göstermeyecek sahid-i maksud-u cemal
Çünkü ta kalû belide dedi bigane sana.

Eyleme gebr ü müsülmani Harabi tefrik
Çünkü birdir bilürüz kabe vü puthane sana.

7
Ey derviş açlıktan etme şikâyet
Tekkeyi bekleyen çorba içermiş
Derya kenarında kalma nihayet
Atı alan Üsküdar`ı geçermiş

Bir insanın doğru özü olursa
Hakkı ispat eder sözü olursa
Kendini görecek gözü olursa
Pirincin taşını görüp seçermiş

Hazreti peygamber bak ne söylemiş
HARABİ de ona iman eylemiş
Dünya mezrea-i ahiret imiş
İnsan ektiğini mutlak biçermiş

8
Didar-ı âdemde hazreti süphan
Hudut u müphemi tastir eylemiş
Nüsha-i kübradır vücut u insan
Maye-i hikmetle tahmir eylemiş

Kabe kavseyn yazmış ebruvanına
Serahen vehhaben dü çeşmanına
İki gamze ile hep müjganına
Sure-i fetahna tahrir eylemiş

Kuranda buyurmuş hallak-ı ezel
İnsandan yok imiş bir nesne güzel
Ey HARABİ resmini ressam-ı ezel
Hame-i kudretle tasvir eylemiş

9
Cahiller çekemez ehli kemali
Zira sözlerinin hikmeti vardır
Nasıl anlatayım bilmem bu hali
Ehli dilin şan ü şöhreti vardır

Vücudu mürdemi kamil ü irfan
Sızdırılmış altın gibidir her an
Her nereye gitse olsa numayan
İtibar ederler kıymeti vardır

Kamillerin ilm ü irfanı malum
Aklı fikri fazlı irfanı malum
Sözü özü doğru vicdanı malum
Her müşkili halle kudreti vardır

Bir insan cahil ü nadan olursa
İnsan suretinde hayvan olursa
HARABİ’ye karşı düşman olursa
Mutlak onda haset illeti vardır

10
Zühd ü riya ile olan ibadet
Hatadır hazret-i settara karşı Böyle namaz ile olamaz ümmet Hiç kimse Ahmedi muhtar`a karşı

Tarikatsız mümin olamaz kimse
Nuru nübüvvetle dolamaz kimse
Hak’kı Peygamber’i bulamaz kimse
Yatıp kalkmak ile divare karşı

Allah gözlerine çekmiş bir perde
Yok dersin Allahı gökte ve yerde Gösterelim gel de gör Hakkı nerde
Secde eyleyesin didara karşı

Ebsem ol HARABİ sen nasıl ersin
Halli müşkül böyle sözler söylersin
İçtinab et belki hata edersin
Haydarı kerrara hünkâra karşı
KAYNAK:Bektaşi Şairleri , sf. 262

11
Varlık deryasına dalma ey kardeş
Kardaşlıkta birlik dirlik isterler
Benlik davasından geç yavaş yavaş
Muhiplikte birlik dirlik isterler

Er ol Hakkıyla geçir bu demi
Berzaha düşürür benlik âdemi
Resulullah dedi “Lahmike lahmi’
Dervişlikte birlik dirlik isterler

HARABİ kemteri söyleten Haktır
Senlik benlik lafzı burda yasaktır
Kendini beğenmek çıkmaz sokaktır
Hak erenler birlik dirlik isterler.

13
Şer-i şerif inkâr olunmaz amma
Şeriat var şeriattan içeri
Tarikatsız Allah bulunmaz amma
Tarikat var Tarikattan içeri

Gördüğün şeriat şeriat değil
Gittiğin Tarikat Tarikat değil
Hakikat sandığın Hakikat değil
Hakikat var hakikatten içeri

Veçhi HARABİ ye gel eyle dikkat
Hakkın cemalini eylersin rüyet
Sade Hak var demek değil Marifet
Marifet var Marifetten içeri

14
Bize takdir olmuş Kalu Bela’dan
Anınçün sakin-i meyhaneyiz
Sakahüm hamrını ta ezeliden
İçtik dost elinden mestaneyiz biz

Hakk’ı her bir şeye kadir biliriz
Dünya vü uhraya nazır biliriz
Her nereye baksak hazır biliriz
Secde-i Kabe ye puthaneyiz biz

HARABİ sen bizi divane sanma
Özünü fehm etmez mestane sanma
Yıkılmış çürümüş saray sanma
Hazineler dolu viraneyiz biz

15
Ey zahit sen bizi sanma günahkar
Günahımız yoktur sevabımız var
Gördüğümüz demi hoş görür Settar
Bu sırra Kuran’la cevabımız var

Fiilimizi bais-i azap sanma
İçtiğimiz haram bir abdır sanma
Sana haram olan şaraptır sanma
Cennet ırmağından şarabımız var

Elest bezmindeki ahd ü peymandan
Ayrılmayız asla biz o imandan
İsmail’e nazil olan kurbandan
Soframızda meze kebabımız var

Hakk’tan bize her dem hidayet olur
Muhammed Ali’den inayet olur
Saz çalsak Allah’a ibadet olur
Davud peygamberden rebabımız var

Bu ana değin ta kalu beladan
Haberimiz vardır her maceradan
HARABİ’ ye ihsan olmuş Hüda’dan
Okuyoruz işte kitabımız var

16
Ey zahid, getirmez seni Cennet’e
Aldığın abdestle, bu savm ü salât
Gel bihüde yere girme zahmete
Cübbeyi, tespihi, seccadeyi at

Zemzemi terkeyle, nûş eyle şerab
Aklın ermez senin bu başka hesab
Bir pir-i mugaana eyle intisab
İhsan etsin sana iç ab-ı hayat

Cennet’i, Huri’yi, Gılman’ı terkit
Sıdk ile gönlünü Allah’a berk it,
Cami’lere gitme put haneye git
Alla’a vasıl ol, Allah’la kalk yat.

Mermerin üstüne ne eksen bitmez
Zühd ü riya ile yol Hakk’a gitmez
Bizim indimizde beş para etmez
Meta-ı va’zını başkasına sat

İncitme Allah’ın derdimendini
Gönül kırma asla sakın kendini
Dinle HARABİ’nin nush-u pend’ini
Yorganına göre ayağını uzat.

17
Musa Haktan sordu Turu Sinada
Yarabbi yok iken bu kevni mekan
Seninle bir kimse yoktu arada
Ne suretle nasıl oldun nümayan

Görüyorum laşek kudretle oldun
Seni kim yarattı nasıl var oldun
Sen bu Allahlığı nereden buldun
Beyan et kalbimde kalmasın güman

Bizim üstümüze Haklanıyorsun
Gah varlanıp gahi yoklanıyorsun
Niçin bizden böyle saklanıyorsun
Göster cemalini gel işte meydan

Hak dedi ben yarattım seni insan
Kendimi kendimde eyledim pinhan
Sırrımı cahile etmedim ayan
Arifibillaha eyledim ihsan

Hak Musa’ya böyle etti hitabı
Beni görmekliğin budur sevabı
Tıpkı bana benzer kulum HARABİ
Git anı ziyaret eyle her zaman

18
Kaf u nûn hitabı izhâr olmadan
Biz bu kâinatın ibtidasıyız
Kimseler vasıl-ı didar olmadan
Ol “kabe kavseyn”in “ev edna”sıyız

Yoğ iken Adem’le Havva alemde
Hak ile Hak idik sırr-ı mübhemde
Bir gececik mihman kaldık Meryem’de
Hayret-i İsa’nın öz babasıyız

Bize peder dedi tıfl-ı Mesiha
“Rabbi erini” diye çağırdı Musa
“Len terani” deyen biz idik ana
Biz Tûr-ı Sina’nın tecellasıyız.

“Künt-ü kenz” remzinin olduk ağahı
Hakka’l-yakin gördük cemalullahı
Ey hoca bizdedir sırr-ı ilahi
Biz Hacı Bektaş’ın fukarasıyız.

Zahida şanımız “İnna fetahna”
HARABİ kemteri serseri sanma
Bir kılkırk yarar kamiliz amma
Pir Balım Sultan’ın budalasıyız.

19
Ya rab senin mekânın yok
Yatağın yok yorganın yok
Hem dinin hem imanın yok
Her bir şeyden münezzehsin

Sesin çıkmaz avazın yok
Abdestin yok namazın yok
Hiçbir yere niyazın yok
“Kul hüvallahu ahad”sın

Kapın büyük açan yoktur
Seni kapıp kaçan yoktur
Anan yoktur baban yoktur
Ya Rab “Allahüssamed”sin

Elmasın yok boncuğun yok
Aban keben gocuğun yok
Karın kızın çocuğun yok
“Lem yelid ve lem yüled”sin

Derya senin sahra senin
Dünya senin ukba senin
Bu gördüğün eşya senin
Velem ye küllahüü küfüven ehadsin

Her bir şeye kudretin var
Akla sığmaz hikmet”in var
Yetmiş iki milletin var
Sen hallak-ı “kün fekan”sın

Sağın da var solun da var
Eğri doğru yolun da var
Bir HARABİ kulun da var
Sen hallak-ı “kün fekan”sın

20
Zahid senin kitabın
Mızraklı ilm-i haldir
Vaz geç sen o kitabından
Zira o kil u kaldir

Cenetde hurilerle
Zevk(u) safayı ta’lim
Etmek sana ayıp hem
Abesle iştigaldir

Bal şerbeti ile süt
Irmaklarından içmek
Me’mül edersin amma
Yok aslı hiç hayaldir

Beyhude etme zahmet
Savmı, salatı terk et
Firdevs içün ibadet
Etmek büyük vebaldir

Cehd eyle gir bu gün ki
Cennet-i arifane
Hakk’ı bulursun anda
Lahuti bir visaldir

Gel eyle terk-i mescid
Divare olma sacid
Allah’a secde eyle
Hakk kıblesi cemaldir

Zemzem suyu ne hacet
Nuş et şarab-ı vahdet
Hak neşesi var anda
Baki vü layezaldir

Bu söz değil muhalif
Kur’an-ı izz u şane
Laşşek kelam hakdır
Ayet-i zülcelale

Esrar-ı küntü kenzi
Faş eyleme HARABİ
Bu bahre yok nihayet
Diller bu sırada lal’dir

21
Kardeş muhabbeti niçün bozarsın
Hakk erenler buna ka’il olur mu?
Âdâb u erkândan yoldan azarsın
Bu hal ile âdem kâmil olur mu?

Meyvesiz gölgesiz sen bir şecersin
Haddinden ziyade dolu içersin
Her sözün önüne durmaz geçersin
İnsan muhabbete ha’il olur mu?

Bu yolda hak ile yeksan olanlar
Kadeh tek boşalub yine dolanlar
Hep kendi özünde Hakk’ı bulanlar
Senin gibi Hakk’dan gafil olur mu?

Tabib-i hâzik bul gel, kalma sersem
Savuştur yaranı var iken merhem
Kelam-ı Hakk’ı fehm eden âdem
Hiç kendi sözüne ma’il olur mu?

22
Ne çare zahida Kızılbaş olduk
Da’ima bade-yi gülfam süzeriz
Bezmimize mahbub bir saki bulduk
Anın içün böyle sarhoş gezeriz

Bektaşiyiz yahu etmeyüz inkâr
Ne mahz söylenir dillerde her bar
Bizlere bir mahbub olursa şikâr
Kırk kişi ile anı heman düzeriz

HARABİ nedir bu melâmet hali
Efsane söyleyüb uzatma kali
Zahid ağzı bizce torba misali
Çekince yuların ağzın büzeriz.

23
Aşkın ocağını yandırmak için
Haktan ihsan olmuş yelpazem vardır
Kaleyi irfanı hem ölçmek için
İdris peygamberden endazem vardır

Hayli mürşitlere oldum rehnuma
Ölmeden öldürür ey bedi mihya
Sırrı mute kalbe entemutaya
Mashar olmuş pek çok cenazem vardır

Sureti zahirde HARABİ’yim ben
Fakat hakkın başka hesabıyım ben
Cümle erenlerin kitabıyım ben
Bozulmaz çözülmez şirazem vardır

24
Ya Hü Burda Olan Muhibbana bak
Öyle Sarga Burga Kardaş Değildir
Edebinle Otur Yahut Burdan Kalk
Herkes Senin Gibi Kalleş Değildir

Hak Yüzüdür Burda Gördüğün Yüzler
Velakin Göremez Kör Olan Gözler
Bezm-İ Erenlerde Söylenen Sözler
Hakkın Esrarıdır Haşhaş Değildir

Muhibim dervişim demesi güçtür
Demirden leblebi yemesi güçtür
Tarikat libasın giymesi güçtür
Çünkü o ipekli kumaş değildir

Putperest Yahudi Hıristiyan olan
Ayrı gayrı değil nümayan olan
Hakka iman edip Müslüman olan
Yeşilbaş Kızılbaş akbaş değildir

Söylenen Sözlerin Cümlesi Hoştur
Dolulara Dolu Boşlara Boştur
HARABİ Kemteri Sanma Sarhoştur
Yer İçer Zevk Eder Ayyaş Değildir

25
Ey vaiz sen bize vazedemezsin,
Çünkü her bir ilmin deryasıyız biz
Bizim yurdumuza hiç gidemezsin,
Hakikat Kaf’ının Anka’sıyız biz

Tur’da biz Musa’yı irsad eyledik,
İsa’yı çarmıhtan azad eyledik
Çıkardık göklere imdat eyledik,
Bunların sebebi ihyasıyız biz

Haberdar olaydın sirri suphandan,
Feragat ederdin küfr-ü imandan
Birsey anlamadın sen magzi Kuran’dan,
Kuran’in esrar-ü manasıyız biz

Kafü-nun dan daha nisan yok iken,
Bu görüp bildiğin cihan yok iken
Hakka sığınacak mekan yok iken,
Bizde gizlenmişti amasıyız biz

Biz tertip eyledik Kabe-kavseyn’i,
Kurbu ev ednada kurduk ayini
Fehm eyleyemezsin sen o mabeyni,
Mirac’in Leyletel esrarıyız biz

İbrahim’e narı gülzar eyledik,
“Tecri mintahtihel’enhar” eyledik
Yok iken HARABI biz var eyledik,
Bu kevn ü mekanın Hudasıyız biz

26
Daha Allah ile cihan yok iken
Biz ani var edip ilan eyledik
Hakk’a hiçbir layık mekân yok iken
Hanemize aldık mihman eyledik

Kendisinin ismi henüz yok idi
İsmi söyle dursun cismi yok idi
Hiçbir kıyafeti resmi yok idi
Sekil verip tıpkı insan eyledik

Allah ile burda birleştik
Nokta-i âmâya girdik birleştik
Sirr-i Küntü kenzi orda söyleştik
İsmi şerifini Rahman eyledik

Aşikâr olunca zat ü sıfatı
Kün dedik var ettik bu semavatı
Birlikte yarattık hep kâinatı
Nam ü nisanını cihan eyledik

Yerleri gökleri yaptık yedi kat
Altı günde tamam oldu kâinat
Yarattık içinde bunca mahlûkat
Erzakını verdik ihsan eyledik

Asılsız fasılsız yaptık cenneti
Huri gılmanlara verdik ziyneti
Türlü vaidlerle her bir milleti
Sevindirip şad ü handan eyledik

Bir cehennem kazdık gayetle derin
Laf ateşi ile eyledik tezyin
Kildan gayet ince kılıçtan keskin
Üstüne bir köprü mizan eyledik

Gerçi Kün emriyle var oldu cihan
Ars-i Kürsü gezdik durduk bir zaman
Bos kalmasın diye bu kevnü mekân
Âdemin halkını ferman eyledik

İrfan olan bilir sirri müphemi
İzhar etmek için ism-i azami
Çamurdan yoğurduk yaptık âdemi
Ruhumuzdan bir ruh revan eyledik

Âdem ile Havva birlik idiler
Ne güzel bir mekan bulduk dediler
Cennetin içinde buğday yediler
Sürdük bir tarafa puyan eyledik

Âdem ile Havva dan geldi çok insan
Nebiler Veliler oldu nümayan
Yüz bin kere doldu boşaldı cihan
Nuh Naciyullah’a tufan eyledik

Salih’e bir deve eyledik Ihsan
Kayanın içinden çıktı nagehan
Pek çokları buna etmedi iman
Anları hak ile yeksan eyledik

Bir zaman Eshabikefhi uyuttuk
Hazreti Musa’yı Tur’da okuttuk
Siti çulha yaptık bezler dokuttuk
İdris’e biçtirip kaftan eyledik

Süleyman’ı dehre sultan eyledik
Eyyub’a acıdık derman eyledik
Yakup’u ağlattık nalan eyledik
Musa’yı Şuayb’a çoban eyledik

Yusuf’u kuyuya attırmış idik
Mısır’da kul diye sattırmış idik
Zeliha’yi ona çattırmış idik
Zellesinden bendi zindan eyledik

Davut peygambere çattırdık udu
Kazadan kurtardık Lut ile Hud’u
Bak ne hale koyduk nar-i Nemrut’u
İbrahim’e bağ u bostan eyledik

İsmail’e bedel cennetten kurban
Gönderdik şad oldu Halilürrahman
Balığın karnini bir hayli zaman
Yunus peygambere mekân eyledik

Bir mescide soktuk Meryem Anayı
Pedersiz doğurttuk orda İsa’yı
Bir Ağaç içinde Zekeriyya’yi
Biçtirip kanına rizan eyledik

Beyti mukaddeste Kudüs şehrinde
Nehri Seria’da Erden nehrinde
Tathir etmek için günün birinde
Yahya’y’i ‘Isa’y’i ‘üryan eyledik

Böyle cilvelerle vakit geçirdik
Bu enbiya ile çok is bitirdik
Başka bir Nebiyyizisan getirdik
Anin her nutkunu Kur’an eyledik

Küffarı Kureysi ettik bahane
Mehmet Mustafa geldi cihane
Halkı davet etmek için imane
Murtaza’yi ona ihvan eyledik

Ana kıyas olmaz asla bir nebi
Nebiler sahidir Hakk’ın habibi
Dünyanın Ukbanın O’dur sahibi
Biz ani Nebiyyi-ihsan eyledik

Hak Muhammed Ali ile birleşti
Hep beraber kabekavseyne gittik
O makamda pek çok muhabbet ettik
Leylerelesrayi seyran eyledik

Bu sözleri sanma he insan anlar
Kus dilidir bunu Süleyman anlar
Bu sirri müphemi arifan anlar
Çünkü cahillerden pinhan eyledik

Hak ile hak idik biz ezeliden
Ta ruz-i Elestte Kalubelide
Mekan-i Hüda’da bezm-i celide
Cemalini gördük iman eyledik

Vahdet âlemini bilmeyen insan
İnsan suretinde kaldı bir hayvan
Bizden ayrı değil Hazreti Süphan
Bunu Kur’an ile ayan eyledik

Sözlerimiz bizim pek muhakkaktır
Doğan ölen yapan bozan hep Haktır
Her nereye baksan Hakki mutlaktır
Ahval-i vahdeti beyan eyledik

Vahdet sarayına giren için
Hakki heykelyakin görenler için
Bu sirri HARABİ bilenler için
Birlik meydanında cevlan eyledik

27
Mecma-ül Bahreyne vardığım zaman
Hızrı bulup candan gulamı oldum
Ledün ilmin bana eyledi İhsan
Sırrı Sırrullahın tamamı oldum

Hayat abın cana gıda eyledim
Vadi-i Eymen’de dua eyledim
Geldim ehl-i aşka sala eyledim
Salatı irfanın tamamı oldum

Can kulağı ile beni dinleyin
Ey Arifler ehli Hakka söyleyin
Birleşerek beni tavaf eyleyin
Çünkü lâ mekanın mekanı oldum

Her bir tarikattan istifa ettim
Tarık-ı Hüda’ya iltica ettim
Ey HARABİ Hakka iktida ettim
Şükür Bektaşiyyül Melami oldum

KAYNAK: Bektaşi Şairleri, sf.258

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir