Hamdullah Çelebi (Hasreti)

Aşk meydanı, erenlerin ve bilenlerindir.
Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli

Pir Hamdullah Çelebi Türbesi (Amasya/MERKEZ)

(1767-1836) Asıl adı Mehmet Hamdi olan Hamdullah Çelebi, Feyzullah Çelebi’nin büyük oğludur. 1824 yılında babasının ölümü üzerine Hacı Bektaş Velî Dergâhı’na postnişin olmuştur. Osmanlı padişahı Mahmut II, Yeni Çeri teşkilatını lağvedince, 23 Cemaziülaher 1243 (1827-28) tarihli fermanla Hamdullah Çelebi’yi Amasya’ya sürgün etmiştir.
Hacıbektaş’ta yazdığı şiirlerinde “Hamdullah” ve “Hamdi” mahlaslarını kullanan Hamdullah Çelebi, sürgünde bulunduğu yıllarda “Hasreti” mahlası ile şiirler yazmıştır
Hamdullah Çelebi’nin özellikle miracname ve tevhid türündeki deyişleri ülkenin her yanında yapılan Bektaşi ayinlerinde söylenmiştir.
Sürgüne giderken beraberinde çok sayıda kitap ve belge götürdüğü söylenen Hamdullah Çelebi’nin erkek evladı olmadığı için soyu bu yönden yürümemiş ve belki bu yüzden götürdüğü kitap ve belgeler zamanımıza kadar korunamamıştır.
(A. Celalettin ULUSOY,Pir Dergahından Nefesler,sf. 27)

İbrahim Selamet Çelebi: “Ağam Şeyh Hamdullah’tan sonra bana bu dünyada yaşamak haram olsun. Onu darağacında görüp sağ dönersem Allah’ın kulu olmayayım. Yaşarsam onun izinde, ölürsem onun yolunda öleyim. Son sözüm budur.”

DEYİŞLERİ
1
DÜZELTME:

Sevgili Canlar, daha önceden paylaşımda bulunduğumuz Hamdullah ÇELEBİ’ ye ait “Zat-ı Pakinden Haberdar Olduğum Mudur Suçum?” deyişinde hatalı kelimeler olduğunun farkına vardık. Gerekli düzeltmeler yapıldı. Bu konuda affınıza sığınıyoruz, kusurumuz affola…

Zât-ı Pâkinden haberdâr olduğum mudur suçum?
Emrine her dâim boyun eğdiğim midir suçum?
Halk-ı âlem atlas-ı zîbâya gark olmuş gezer
Ben garîbin bu abâyı giydiğim midir suçum?

Mücrime lâ taknatü min rahmetillah var deyü
Eyledim isyân-ı cürmüm affeder Settâr deyü
Gece gündüz dergâhına yüz sürüp Gaffâr deyü
Her cihetten sana imân ettiğim midir suçum?

*Ya Hâlik küllî cihânda dâne verdin kısmeti
Hem dahi müşrîk münâfık münkirâne devleti
Ben kuluna çektirirsin bunca derdi zahmeti
Yoksa sana dost olanı sevdiğim midir suçum?

*İsm-i pâkin anmayanlar zevk ile handân olur
Ben gedânın her işi efgâr ile efgân olur
Rûz ü şeb yâd eyleyenler derd ile nalân olur
Dilde daim ismini yâd kıldığım mıdır suçum?

Meşrebine bunca hikmet vermedin ruhsat ile
Zerrece âmân mı verdin sana râm olan kula
HAMDULLAH bilmez ki cürmün istiğfâr kıla
Gözlerimden kanlı yaşlar döktüğüm müdür suçum?
*Bu dörtlükler Pir Dergahından Nefesler kitabının ilk baskısında yoktur. 2014 baskısından alınmıştır.
(KAYNAK: A. Celalettin ULUSOY, Pir Dergâhından Nefesler- Genişletilmiş İkinci Baskı,[Hüseyin Hürrem ULUSOY] 2014 )

2
Gel sevdiğim gamzelerin kan eder
Lütfeyle yüreğim yarelenmesin
Mah cemalin kasd-ı can eder
Kerem kıl ciğerim pârelenmesin

Aşık kimdir sana meyil vermeye
Kurban olup pak yüzünü görmeye
O ki kasdeylemiş gülün dermeye
Dilerim gülşenin harelenmesin

HAMDULLAH işitsin dost ahvalimi
Dud-u âh bürüdü dört yanımı
Görmeden almasın Mevla canımı
Ömrümün defteri karelenmesin

3
Gel Ali sırrına ereyim dersen
Hacı Bektaş tarikine gire gör
On iki imamları göreyim dersen
Evladı Mürsele elin vere gör

On ikidir imamların nişanı
Her koca gencelir gelince anı
Kalıp eskise de yeniler canı
Ali evladına biat kıla gör

Gerçekler uğruna verdik kurbanı
Evlad-ı Resuldür mülkün sultanı
Destine el verde görme tufanı
Divan-ı dergâhta makbul ola gör

Karış ehl-i beyt’e damanını tut
Üstüne yedullah ayetin okut
Niyazın dışında yoktur bir umut
Baş indir pa’yına yüzün süre gör

HASRETİ’yem benim sözüm alana
Yakın olma küfür ile yalana
İman ikrar kapısını bulana
İkrarında sabit- kadem ola gör

4
Gelip tarikattan haber almazsan
Gerçeği fark edemez hayvan olursun
Er olsanda marifetler göstersen
Mürşidi bilmezsen şeytan olursun

Esfelden çıkarıp bütün vücudun
Sürünü sürünü bulup Mabudun
Bağlamazsan bir yoluna umudun
Gelir hayvan gider hayvan olursun

Eğer aldınısa sırrı sevdayı
Başından def eyle hırsı kavgayı
Çıkar hevesinden yalan dünyayı
Varlık’tan geçersen Hakk’ı bulursun

HASRETİ’nin sözü vardır bilene
Söyle sözünü dinleyecek olana
Münkirin sözleri çıktı yalana
Hünkar’ı bilirsen adem olursun

5
El’aman katib-i Allam-ı kudret
Alnımıza yanılmış kara yazılar
Bir yandan gurbet il derd ile mihnet
Ah ettikçe kara bağrım sızılar

Can-ı muradıma etmedin derman
Bilmem ki kulundan var mıdır noksan
Bu gurbet illerde sefil sergerdan
Acep ne haldedir körpe kuzular

HASRETİ ölüme hakdır demişler
Ölümden betere hicran demişler
Hubbül vatan minel iman demişler
Gönül ol sebebden vatan arzular

6
Ey çeşmi muhabbet zülfü perişan
Bu serim yoluna kurban görünür
Neyler bu cihanı derdine düşen
Kıblem meydandadır ferman görünür

Takatim tak eder kaddimi büker
İntizar olanlar göz yaşı döker
Ruhsarın vel-ferci lisanın şeker
Kaşın arasında kuran görünür

Cemali vechinden yayılan nurlar
Aşığa ayandır fark etmez körler
Efendimin nazar kıldığı yerler
Kabe-i beytullah rahman görünür

Görünce serveri alemler mahı
Gönlümün arzusu erenler şahı
Yine kime verdin dert ile ahı
Ey tabip destinden derman görünür

HASRETİ sana hile katılmaz
Sıdk ile sevenler taşra atılmaz
Rahmetinin nahiyetine yetilmez
Dergahından lütfü ihsan görünür

7
Garip bülbül niçin gamlı yaslısın
Geçer kış günleri yaz var ucunda
Gül açılır gonca ile beraber
Güller solar sonra güz var ucunda

Senin derdin benim derdime paydır
Göremem gözlerin kaşların yaydır
Günlerim yıl geçer saatim aydır
Gözlerim yolları göz var ucunda

Bir saçı Leyla’da kaldı nazarım
Sair hublar ile yoktur bazarım
Ben güzelden hicab eder gezerim
Üzlete çekildim yüz var ucunda

Eğer bu sözümden hisse alırsan
Üç günlük dünyada beş gün kalırsan
Mağrur olma üç beş mangur bulursan
Güvenme çokluğa az var ucunda

Nasihat istersen bu sana yeter
Arifler malını alana satar
Dünya bir kumardır oynarsan üter
Yürü ey HASRETİ iz var ucunda

8
Teferrüc eyledim devr-i cihânı
Âşıklar sevdâyı yâre bağlamış
Şu elin yurdunda nâdân dilinden
Mazlûmlar âh çekip kara bağlamış

Âşık maşûkuna demiştir belî
Aradan kesilsin münâfık dili
Nerde bir gül bitse orda bir çalı
Bülbül de gülünü hâre bağlamış

Küheylânlar az pahaya satılmaz
Yavru şahin kerkeneze katılmaz
Çatal sevdâ ile Hakk’a yetilmez
Hasretî gönlünü bire bağlamış

teferrüc: gezinti, gezintiye çıkıp gam dağıtma
nâdân: bilmez, kaba, terbiyesi kıt, nobran
belî: evet
hâr: diken
küheylân: gözü sürmeli cins Arap atı
kerkenez: küçük yırtıcı kuş, delice

9
MİRAÇLAMA
“Kün” dedi karar eyledi
Yeri göğü arşullahı
Çar anasırdan yarattı
Âdem Safiyullah’ı

Evvel Âdem Hakk’ı bildi
Başına çok haller geldi
Alnına bir top nur indi
Âdem bildi Nurullah’ı

“Velekad keremnâ” dedi
Melekler secdeye indi
İblis lâin etmem dedi
Takındı lanetullahı

Âdem’den zürriyet geldi
Hak emri dört güruh oldu
Dördüne dört ta’at verdi
Evvel zikri Zikrullah’ı

Bir katre nutfeden oldu
Âdem’den nur Şit’e geldi
Ehl-i Hakk tahkik kıldı
Ve hem Şit Nebiyullah’ı

Açıldı Haşimi necli
Mustafa Murtaza nesli
Yüz yirmidörtbin nebi
İbrahim Halilullah’ı

Halil’in evladı gelip
Abdül Muttalip Ebu Talip
Ol zaman nur iki olup
Bilen bildi Beytullah’ı

Abdullah’tan nebi zuhur
Dü cihanda oldu fahir
Ebu Talip’den etti zahir
Ali’yy-ün Veliyullah’ı

Dü cihan güneşi Ahmed
Vahiy geldi oldu irşâd
Münkir ne bilsün Ahâd
Ol bir nur’u Nurullahi

Hak emretti Cebrail’e
“Habibim Mi’raca gele”
Önünce delili bile
Cebrail Emirullah’ı

Dostunun selâmın aldı
Gönülleri şâdi kıldı
Cebrail rehberi oldu
Seyr eyledi Arşullah’ı

Sidret-ül-müntehaya vardı
Anda Cebrail durdu
Bundan öte sana dedi
Sen görürsün ol Allah’ı

Yetmiş iki perde geçti,
Hakk’ın emri ile aştı.
Birinci perdeye ulaştı,
Gördü Hikmetullahî

Arş-ı muazzam’a vardı
Anda çok hâller gördiü
Orda bir nişan verdi
Hâtem-i Nebiyullahı

Nalinin çıkarmak ister
Hatiften nida dost der
Arş-ı Azim’i göster
Nalini Habibullahi

Uçmak babına vardı
“Destur Ya Rabbim” dedi
“Gel dedi Rab virdeyledi
Uzattı desd-i Yedullah’ı

Azizullah el uzattı
Nûrı-u âlemi bezetti
Âlem bu anı gözetti
Gördü Hatemin Vallahi

Âşık maşuğunu gördü
Habib maksuduna erdi
Doksan bin kelâm sordu
Danışdı Kelâmullah’ı

Otuz bini şeriatta
Otuz bini tarikatta
Otuz bini hakikatte
Bilenler bildi vallahi

Olanları bilir bilen
Hakikate âşık olan
Gördü bir mahbup civan
Habib bildi Sırrullahı

Kudret lokması geldi
Süt elma baldan aldı
İkisi de bile tattı
Yediler nimetullahı

Gelmek için destur aldı
Muhammed ayağa kalktı
Mü’min’e tevhîd verdi
Tutmak için îllallahi

Kudret hazinesin buldu
Üzümü ikiye böldü
Engürü bergüzar aldı
Secde edip Babullah’ı

Kırklar yolunu gözetti
Vardı kırkları bezm etti
Oturuben niyaz etti
Selman sundu keşküllahı

Selman’a bir üzüm verdi
Yar yari ol demde gördü
Cümlesi pervane girdi
Tutundular arşullahı

Kırklar muradını aldı.
Esrar-ı Hak galip oldu
Muhammed evine geldi
Gördü Ali Keremullah’ı

Ali anda tevaf etti
Doksan bin kelâmı vasfetti
Hatemi nümayan etti
Verdi Şah Emrullahi

Çâr emânet fahri geldi
Muhammed Ali’ye verdi
Ahir sahibi var dedi
Bektaş Kaddesallah’ı

Şah Hasan Hüseyin geldi
İmam Zeynel parelendi
İmam Bakır şehid oldu
Ol sırr-ı Kutbullah’ı

İmam Ca’fer din rehberi
Musa Kazım din serveri
Olalım Rıza’nın çekeri
Veririm canı billahi

Takî Nakî Şâh Askerî
Onlar birbirinin yari
Mehdi mü’min intizârı
Tez gele Zamanullahi

Kutb-u Âlem Hünkâr geldi
Emanet sahibini buldu
Cümle erler nasîb aldı
Bağlandı rızaullahi

Bendesin almış araya
Varınca baki saraya
Bu HASRETİ bî-çareye
Şef’aat eder inşallahi

10
Başı pare pare dumanlı dağlar
Ne belalı garip başım var benim
Felek hançerini sineme saldı
Kan ile yoğurulmuş aşım var benim

Felek sevdiğimi elimden aldı
Ne acayip ser imiş sevdaya saldı
Kime dost dedim ise o düşman oldu
Dünya’da bitmeyen işim var benim

Feleğin deryası derin geçilmez
Ayrılık şerbeti acı içilmez
Çiçekler açılır benim gönlüm açılmaz
Yaz bahar ayında kışım var benim

Aşkın katarına çektim yürüdüm
Feleğin kahrına değdim eridim
Dünya mı kocadı ben mi çürüdüm?
Külli viran olan köşküm var benim

HASRETİ yem der ki merdi mert olan
Bu dünya’da baki bir ben mi kalan
Ecelim gelmez ki ölem kurtulam
Ne tükenmez ömrüm yaşım var benim

11
İbtida dünyaya mektep kurunca
Hocamın dersini verdim idi ben
Melekler adem´e secde kılınca
Kırklar´ın kapısın açtım idi ben

Muhammed aşkına salavat verdim
Arşta meleklerin seyrine girdim
Nuh Peygamberle gemiye bindim
Necef Deryası´nda yüzdüm idi ben

Muhammed Mustafa´nın sırdaşı idim
Sultan Süleyman´ın kardeşi idim
Bozatlı Hızır´ın yoldaşı idim
Gürcistan ilini gezdim idi ben

Kâ´be-i Şerif i ben ihdas ettim
Derya´da balığın karnında yattım
Bu aşkın meta´ını çok aldım sattım
Salih Peygamber´e pazar idim ben

Musa ile Tur Dağı´nda gezerdim
Gâhî kılıç vurur kervan bozardım
Gâhî kalplerdeki sırrı çözerdim
Gönülden gönüle gezer idim ben

Davut Peygamber´e tambur yapardım
Çin´e Hindistan´a metâ satardım
Aşka gelir kal´aları yıkardım
Adû sarayını yıktım idi ben

Uhud´da Peygamber´in cârına yettim
Hayber´in kapısın koparıp attım
Kul olup Fazlı´ya kendimi sattım
Gadir Hum´da nutkunu duydum idi ben

Şahin idim Şah-ı Merdan kolunda
Ab-ı hayat için Necef Gölü´nde
Şehit düştüm Kerbela´nın çölünde
Sinemin yarasın sardım idi ben

Zulümâttan şükür olsun kurtuldum
Yedi kere Hak mizanda tartıldım
Hudâ emri ile fakr ü fâka tutuldum
Onu da kalbime yazdım idi ben

Virane cesette kuru kafayı
Üstaz olub hemen kurdum tefeyi
Dokuduğum bez değildi sefâyi
İlmeği elimle çözdüm idi ben

HAMDULLAH´ım şükür gezdim cihanı
Carıma yetişti keremler kânı
Bâb-ı Velâyet´te kevn ü mekanı
Bir abdal donunda gezdim idi ben
**Bektaş Çelebi’ye ait benzer bir redif ile yazılmış olan “Cihan var olmadan ketm-i âdemde” deyişi ile çokça karıştırılmaktadır.

12
Zalimin zulmünden yıkıldı cihan
Hak hâbibi Mustafa’ya de gelsin
Her tarafta baş kaldırdı adüvan
Şah Aliyye’l-Murtaza’ya de gelsin

Onlar düşünmedi Hak divanını
Kestiler Şah Hüseyn´in gerdânını
Haşre dek incittiler (insanların) vicdanını
Zeynel Aba Etkıya’ya de gelsin

Muhammed soyun boyadılar kana
Gör ne ettiler ol mazlumana
Bu hal ma´lüm olsun Şah-ı Merdan´a
Var Şehid-i Kerbela´ya de gelsin

İblis´i Dergah´tan sür etti Huda
Niçin zulmettiler bu ma´sumana
Na-çar beklerler Mehdi Sahib Liva
Zat-ı zi-şan Nesl-i Pak´e de gelsin

HAMDULLAH´ım söyler Hak nefesini
Bir gün boş bulursun can kafesini
Zahir batın ilm-i ledün dersini
Tefsir eden ulemaya de gelsin

13
Her kim muhibliğe niyet edende
İşleğinde güzel hali gerektir
Ahd-i biat edip kâmil mürşide
Evlad-ı Ali´den eli gerektir

Nushuma kulak ver tutma kallaşı
Ehl-i beyt uğruna vererek başı
Al-i imran oku sırr-ı Bektaşi
Batından haberdar veli gerektir

Gerçeğin sırrından ne anlar nadan
Ali´nin yoluna ser feda eden
Esrar-ı hakikat ilm-i cavidan
Gönül bahçesinin gülü gerektir

Mü´minin bahçesi güldür har olmaz
Yüz bin va´z eylesen kallaş yar olmaz
Gezdirsen cihanı haberdar olmaz
Hünkar Hacı Bektaş Yol´u gerektir

HASRETİ´yim emekciğin zay etme
Şahin avın kargalara pay etme
Cevahiri çay taşına tay etme
Kişi ikrarına bağlı gerektir

14
Hünkâr Hacı Bektaş Nesl-i Ali’den
İkrar olmayanda iman mı vardır?
Vahid-ullah deyip teslim olandan
Gayri bir kimseden yârân mı vardır?

Levlake şanında delil ü bürhan
Yedi Yedullah’dır buyurdu Sübhan
Dünya benim dedi Yezid ü Mervan
Hüseyn-i Kerbelâ’ya zeval mi vardır?

La’net olsun batıl yola gidene
Münafık ilmine amel edene
Hünkâr evlâdını inkâr gelene
Mahşer kapısında Rıdvân mı vardır?

Bâ-i Bismillah ile okunur âyet
Dört kitab hakkında şeksiz inayet
Mürebbi musahib onda temâmet
Dedi Habibullah’a güman mı vardır?

Ey HASRETİ ikrar iman Ali’ye
Sırr-ı Settar Hacı Bektaş Veli’ye
Ona şek getiren Mervan kulu ya
Ehl-i Beyt’ten gayri dâmân mı vardır?

15
Ehli-beyt düşmanı yol hainleri
Yalan söyler neslim Ali´dir diye
Nicesin kendine biat ettirmiş
Tarikim Bektaş Veli´dir diye

Ehli-beyt´i taşlamaya başladın
Muaviye´nin işleğini işledin
Pir Balım Sultan´dan elin boşladın
Bizim şahtan senedimiz var diye

Ol adûler bir araya geldiler
Hünkâr öldü diye dava kıldılar
Şahın senedine mağrur oldular
Atamızdan gördüğümüz bu diye

Kör sofu ikrarı küfr ile yalan
Biatı Hünkar´a muhibban olan
Ayete lâ diyen kafirdir inan
Lanet ol kavimin yoluna diye

Pir´de eli olmayana biat etmeyin
Kılavuzu şeytandır ona gitmeyin
Âdem´den gayriye secde etmeyin
Lehce-i Al-i âbâ haktır hü diye

Evvel Ali idi sonra Veli oldu
Ervahı pak olan aradı buldu
Kudret emri ile Cebrail geldi
Cümlesi hakkında ikrar bu diye

HASRETİ´yim hatm el nebi kim oldu
Velilik fermanı Hünkar´a geldi
Bil-cümle erlerin nasibin verdi
Benden sonra evladımı bil diye

16
Delalet demişsin behey sofu ne batıl insansınız
Gece gündüz ezberiniz küfürlü insansınız
Hüve-l baki ne demektir bilmezsin dalaliniz
Hakka razı ol deyince küsüp darılansınız

İblise tabi olmuşsunuz din ü imanınız Ne kadar vasfın eylesem gitmez şekk ü gümanınız Ne ahd-i ikrarınız var ne peyman-ı damanınız Mescidde ol Nur-u Allah’a hançer sokansınız

Kâfir gibi la deyüben inanmazsınız ayete
Soyunuz kasteyledi Hüseyn gibi bir zate
Vardınız tabi oldunuz Yezid adlı lanete
Üzerine leşker çekip mübarek başın kesensiniz

Put-u Uzza´yı katleyle ki bulasın Tarik-i Hakk´ı
Men aref sırrına vakıf ol Alleme´l esma´yı oku
Ta ezelden ruhunuza öyle kar etmiş ki kör fakı
Şah Bakır´ın başına kiriş takıp katleyleyensiniz

HAMDULLAH fahir bilir ol hanedanın ismini
Kasdediben ey hainler çiğnediniz üstünü
Şâd şâd-mân olup Şah Hüseyn´in yas günü
Doldurup şişeleri zıkkımlanıp içensiniz

17
Ehl-i irfan bir araya gelince
Hakikâten haber alanlar gelsin
Hacı Bektaş Veli Kutb-ül ârifin
Hünkâra elini verenler gelsin

Yanlış fetva verip azan gelmesin
Delilsiz sohbeti düzen gelmesin
Cihanda serseri gezen gelmesin
Ehl-i beyt yoluna gidenler gelsin

Körlerin gittiği yola gitmeyin
Biatsız adamı delil etmeyin
Zerrece gönüle gümân katmayın
Pak edip kalbini silenler gelsin

Üstaz gerek yok kıymeti bilmeye
Hak râzı olur mu yüze gülmeye?
Cihanda zerrece kaydı olmaya
Hakikat kılıcın çalanlar gelsin

HASRETİ’yim sözüm işit gel beri
Fırsat elde iken bulagör yâri
Dört kapıdan kırk makamdan içeri
Ulaşıp nasibin alanlar gelsin

18
Mürşid-i kamilden dersini almayan
Nedâmeti-nedân hârınan geldi
Hünkar Hacı Bektaş kutb-ül arifin
Nuru sulbden sulbe sırrınan geldi

Kimi fehmeyledi Hakk´a ulaştı
Böylece Hünkar´a Pire yanaştı
Kimi yularıyla hare dolaştı
Münkirin emeği yelinen geldi

Mü´min olan atasını bilmeli
Kazancını hak yoluna vermeli
Zemanenin imamını bulmalı
İman irfan böyle yolunan geldi

Urum´un eriyse eğer bir kişi
Tarik-i müstakim´e uyarsa işi
On İki İmam´a bağlanıp başı
Divan-ı Hünkar´a darınan geldi

Men-aref sırrını bilmeyen vahşi
Manend-i hayvandır humardır işi
Denk m´olur cevhere kara çay taşı
İnanmadı münkir galinen geldi

HASRETİ söyleme nâdâna sırrın
Ehl-i beyt yoluna verüben serin
Lanetle Mervan´ı cümle mü´minin
Muhammed soyuna kirinen geldi

19
Dedi bir er bana pişman olursun!
Hak´tan gayrı sırrın açma bir ferde
Vücudun şehrine sultan olursun
Eyyub gibi sabredersen her derde

Gözle Hak yolunu çıkma rızadan
İnayet olursa Bar-i Hüda´dan
Deler arş ü ferşi geçer semadan
Feryad-ı garibe olur mu perde?

Dostum sende nice namlar alırsın
Akıbet kurtulmaz gamda kalırsın
Eş olma namerde namerd olursun
Yar olmalısın sen merd oğlu merde

Bu bir gizli haldir açıklanamaz
Lokman gelmeyince yare sarılmaz
Zalimin zülmune Hak kail olmaz
Ya mazlumun ahı kalır mı yerde?

HASİRETİ sırrın yad ele deme
Arıt kalb evini kin kibir koma
Nasibin var ise gelir gam yeme
Zerrece kısmetin var ise serde

20
Şeriat babında hizmet ederken
Tarikat kuşağı çezili geldi
Ma´rifette lam elife giderken
Hakikat üstüme düzülü geldi

Karış Ehl-i beyt´e bakıp cihana
İnsan-ı kamil ol gitme tufana
İyilik et herkese bulma bahane
Nesimi yakadan yüzülü geldi

Adem midir mahlukatın hepisi?
Adem oldur Ehl-i beyt tapusu
Ademe açıldı mi´raç kapusu
Yed-ullah ayeti yazılı geldi

HASİRETİ bu kelamın özürdür
Her nerde çağırsan orda hazırdır
Kırk ozana yedi aşık nazırdır
Yemini, Virani, Fuzuli geldi

21
Felek bu mu senden bize inâyet?
Tersine döndürdün çark-ı devranı
Bunca il eyâlet ülke temâmet
Tar-mar eyledin cümle umrânı

Âşıklara verdin bunca derdi ne?
Eremedim esrarına virdine
Nekesler giremez merdân yurduna
Tilki ülkesinden kovdu arslanı

Sultan Süleyman’ın desti kıstında
İkamet eyledi mülk-i zâtında
Bunca kuşlar kanadının altında
Sarıgebe telef etti doğanı

Ancak bu cefâya sabreder Eyyüb
Hüdâ’nın cefasın safaya sayıp
Cahiller kâmile sen bilmen deyip
Beyhudeye hayran etti insanı

Ey HASRETİ’ yim niçin geldin cihâna
Bakagör bu viran bu eski hâna
Cümle kullar yalvarırken sultana
Şimdi kula muhtaç ettin sultanı

22
Ağlarsan sen kendi başına ağla
İçten içe ağlar yârân bulunmaz
Bağlarsan sen kendi yaranı bağla
Şu onmaz yarayı saran bulunmaz

Sırrın yâda açma çek bu cefayı
Zamane dostundan umma vefayı
Unutma o anki zevk ü sefayı
Bir daha görecek zaman bulunmaz

Şer tohumu yeryüzüne ekildi
Muhabbetin badeleri döküldü
Gerçekler de bir pinhana çekildi
Gayrı geçmişteki ihvan bulunmaz

Sene bin iki yüz doksan başıdır
Ah ne yapam bu Hüda´nın işidir
Garib başım bârânıdır kışıdır
Bu coşkun ummanda liman bulunmaz

HASRETİ ana gör der-bar-ı Şahı
Azdı yarelerim derman ilahi
Mü´minlerin Müslimlerin penahi
Sensiz dil yaremi saran bulunmaz

23
Gel Yezid, evlâdı inkâr eyleme
Dertl’olun derdine dermân bulaman
Dönüp M(u)aviye’den ikrar eyleme
Mahşer meydanında ferman alaman

Yüz yiğirmi dört bin nebi serveri
Hasan Hüseyin’in nesli evveli
İmam Zeynel Bakır gevherin kânı
İkrâr etmeyince Hakk’ı bulaman

İmam Ca’fer Hakk’ın dîdarı nuru
Kâzım Musa Rıza mü’minin varı
Takî Nakî Hasan Ali Askerî
Muhammed Mehdi’ye cevap veremen

Muhammed’in nesli Ali’den geldi
Şems-ü Kamer`i de secdeye indi
Mü’min bi’at edip sücud eyledi
Eğer fehm etmezsen nasib alaman

Esirin imamı Seyyid Fazlullah
Didar-ı Peygamber nur-u aynullah
Kamını taş etti inanın billah
Bende kılmayınca secde kılaman

HASRETİ’nin bu sözleri vâcibdir
Efendim şanına Kurân şahiddir
İsmin yedi esma yedi ayetdir
Kulluk etmeyince necât bulaman

24
Erişti nev-bahar açıldı güller
Eyle şimden geri zar sarı bülbül
Bağrıma kâr etti ol şirin diller
Yaktı ciğerimi nar sarı bülbül

Niçün ah çekersin bu çeşmim seldir
Nutk eyle halini gel bana bildir
Senin intizarın bir gonca güldür
Benim ah ü zarım yar sarı bülbül

HASRETİ çekerim türlü gamları
Yine geldi ayrılığın günleri
Senin ile sevdiceğim demleri
Ferâmûş eyleme var sarı bülbül

25
Bir gönül düşürdüm çeşm-i ahuya
Cemal ü hüsnüne divane oldum
Aşk ile bend oldum ol mah-ı rüya
Kaşları hilale giryâne oldum

Gönül giriftar oldu zülf-i siyaha
Merhamet eyleye nale vü aha
Teşrif edip heman ol bizim kâha
Nüş edip destinden mestane oldum

Şu,le-yi dildare oldum giriftar
Mahvetti vücudum hasretin ey yar
Bırakma hatırdan bendeni dildar
HASRETİ ol yâre pervâne oldum

26
Bir güzel sevmisem alemde belli
Bir dükkan açtırdım sırça şallı
Muhabbette şirin sözlü hem tuti dilli
Neyleyim dünyayı alanın olsun

Nikab çekmiş görünmüyor yüzlerin
Cana hayat verir şirin sözlerin
Beni deli ediyor şahin gözlerin
Neyleyim dünyayı alanın olsun

HASRETİ‘nin işi gücü zarınan
Canım kurban olsun külli varınan
Pazarlığım iki değil “Bir“ inen
Neyleyim dünyayı alanın olsun

27
NUTK-I HAMDİ
Men hevai meşrebim Al-i abadır sevdiğim
Lahmike lahmi imam-ı pişüvadır sevdiğim
Şehr-i ilmin kapısı müşkil-güşadır sevdiğim
Küntü kenzin sırr-ı genci hel eta’dır sevdiğim
Saki-yi Kevser Aliyye‘l Murtaza´dır sevdiğim

Mahzen-i ilm ü haya´ vü ma´den-i sıdk u safa
Şah Ali Seyyid-i şeyban-ı cennet-ül-ala
Yüzü Hurşid-i münevver cehr-i Bedr-ül-ebed
Matla´-ı mihr-i velayet pertev-i Huda
Ol Hasan çeşmim çerağı Mustafa´dır sevdiğim

Ol dem oldu Ali´nin sevgisi aşkında sebak
Her birinin kurarım hicrine ah-ı nitak
Eylerim matem tutub tabiiyle sinem çak çak
Gam beyanında olsam teşne-leb zahm-ı helak
Ol Hüseyn-i Hak Şehid-i Kerbela´dır sevdiğim

Ben mürid-i ali oldum mezidi sevmezem
Gel beri teslim-i pir ol kim inadı sevmezem
Şimr-i mel´un ile Mervan pelidi sevmezem
Okurum canına lanetler Yezid´i sevmezem
Her dü alem server Zeynel Aba´dır sevdiğim

Gönlümü anın gam-i hicriyle mahzun eyledim
Hasretinde gözlerim yaşını Ceyhun eyledim
Ger ahın tütiyannı çesm-i pürhun eyledim
Rüy-i zerim cevherim aşkıyla altun eyledim
Namı Bakır hak-i payi kimyadır sevdiğim

Secde eyler baş eğip ruhsarına gökten hilal
Hüsnüne bir gün erişmez mihr-veş anın zeval
Cümle hatm olmuştur anda ilm ü irfan ü kemal
Iktida´ettim gönülden kavlin bi kıl ü kal
Ca´fer-i Sadık İmam-ı muktedadır sevdiğim

Çeşmine halk-i cihanın oldur ruh-i revan
Versem her vesile layıktır ana can-ı cihan
Kesf-i esrar eyleyip virdi hakayıktan nişan
Kudretinden eyledi nice kerametler ayan
Musa-i Kazım güzin-i evliyadır sevdiğim

Kaddi gibi bu cihan bağında bir servi sehi
Gülşen-i cennet olubtur daima seyrangehi
Huri gılmanın başında tacidar Hak deri
Horasan şahı hem cümle helaik serveri
Zübde-i piran Ali Musa-i Rıza´dır sevdiğim

Ehl-i rey olan alır tedbirinin şermendesi
Ba ü şehler derunundan çakeri efgendesi
Kullarını şad eder gam-gin iken her handesi
Bende oldum can-ı dilden boynu bağlı bendesi
Ol Taki Sultan cümle etkıyadır sevdiğim

Fatihadır Mushaf-ı hüsnünde kaş ile gözü
Ars-ı rahman levh-i mahfuz-ı ilahidir yüzü
Anlayın ayet-i Kur´an´dır anın her sözü
Nutk-u Hak´tır hem kelam-ı natıktır özü
Ol Naki sırr-ı Ali müctebadır sevdiğim

Asfiyanın bihteridir evliyanın mih-teri
Asitanında seza olsa onlar çakeri
Din yolunda oldur ey dil veren can ü seri
Arz-ı aşkın ser-amed ser-efrazı serveri
Askeri´dir Askeri ceyş-i Hüda´dır sevdiğim

Devr-i cehdi erişe fazl-ı Rabb-ül alemin
Zahir oldu üstüvandan Zülfikar-ı Şahı din
Kalmadı halk-ı cihan içinde ba´z u kibr ü kin
Sevdiğin kimdir haber ver HAMDİYA bil gel yakın
Şah-ı adil Mehdi-i sahib livadır sevdiğim
Mehmet Hamdi (Hamdullah ÇELEBİ)

28
Aramızı karlı dağlar alıyor
Gayrı dost eline gidip gelinmez
Yahşi tabip benim yârem sarmıyor
Beyhude söz ile menzil alınmaz

Geçti zamanımız devir bozuldu
Gülistanın artık gülleri soldu
Çay taşları yakut kıymeti buldu
Gevherleri ummana düştü bulunmaz

HASRETİ bu remzin keşfine delil
Fikredip evvela sen kendini bil
Meşhurdur dillerde söylenen eydil
Sağ iken bir şahsın kadri bilinmez


Bu sayfa hakkındaki yorumlar:
Yorumu gönderen: Erenler, 08.05.2016, 16:55:
İnsanın içinde gerekli olan teşkilat varsa sözlerden allah’ı bile bulur.


Yorumu gönderen: mustafa öztürk, 27.02.2015, 00:11:
Eski ozanların deyişleri ve sözleri ders almamız için birer ilham kaynaklarıdır.
Yorumu Gönderen: Vedat TURAN, 13.08.2017
Yol öderimiz Hamdullah Çelebi bize bırakmış olduğu Hakikat yolu ne kadar çok değerli bir bilge olduğunu kanıtlamıştır. Osmanlı kadılarınca İdamla yargılanan Hacıbektaş postnişini Hamdullah Çelebi’nin Savunması müthiş bir şahsiyet örneğidir. Bize bugün Türk’men Kızılbaşların Alevilerin Anadoluda ki nedenli önderi olduğunu anlamak hiçte zor değil. Ruhu şad mekanı cennet Olsun.yol önderimize çok şey borcu olduğumuzu düşünüyorum. – Hamdullah Çelebi- Hasreti


Hamdullah Çelebi (Hasreti)” için 2 yorum

  • Ağustos 1, 2020 tarihinde, saat 9:26 am
    Permalink

    Nasip olur amasya’ya varırsan
    Var git turnam haber getir pirimden
    Hublar şahı hamdullah’ı görürsen
    Var git turnam haber getir pirimden…

    Yanıtla
    • Ağustos 1, 2020 tarihinde, saat 9:37 am
      Permalink

      Yaşamının sonuna kadar Hamdullah Efendimizi ocağından, ailesinden ve sevdiklerinden ayıran zihniyete lanet olsun. Sürekli idam edileceği tehditle yargılanan ve hiçbir şekilde düşüncesinden taviz vermeyen Hamdullah Efendim ruhun şad olsun. Yıldızlar yoldaşın olsun. Işıklar içinde yatsın. Sen ve senin gibi davranan ,daima başını dik tutan tüm erenler de selam olsun.
      Nasip olur amasya’ya varırsan
      Var git turnam haber getir pirimden
      Hublar şahı hamdullah’ı görürsen
      Var git turnam haber getir pirimden
      Ak gülüm gülüm canım canım canım
      Elifin hecesinden
      Gündüzün gecesinden
      Bir deste gül alayım
      Ali’nin bahçesinden
      Ak gülüm gülüm canım canım canım
      Elifin hecesinden
      Gündüzün gecesinden
      Bir deste gül alayım
      Ali’nin bahçesinden
      Hayali gönlümde kılarım ahı, dost hadi dost
      Acep görürmüyüm gül yüzlü şahı
      Cümle aşıkların sırrı penahı
      Var git turnam haber getir pirimden
      Ak gülüm gülüm canım canım canım
      Dergah yüzünde gemi
      Var git gönlümün gamı
      Ne bahtılı kuşları
      Ne gamı var ne demi
      Ak gülüm gülüm canım canım canım
      Dergah yüzünde gemi
      Var git gönlümün gamı
      Ne bahtılı kuşları
      Ne gamı var ne demi
      Velim eydur hak yoluna canımız, dost hadi dost
      Balım sultan olun size kılavuz
      Amasya’da pirim kaldı yalınız
      Var git turnam haber getir pirimden
      Ak gülüm gülüm canım canım canım
      Elifin hecesi var
      Gündüzün gecesi var
      Firdevsin alasında
      Ali’nin bahçesi var
      Ak gülüm gülüm canım canım canım
      Elifin hecesi var
      Gündüzün gecesi var
      Bir desin alasında
      Ali’nin bahçesi var

      Yanıtla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir